Kendimi bildim bileli, 60’lara ait hissediyorum.
O dönemin nahifliği ve hayâlciliği var bende, biliyorum. Çiçeklerle, hayâllerle, bir şeyleri değiştirebileceğime olan inancımla, anlık bir dürtüyle harekete geçişimle, efil efil elbiselerimle, uçuşan karışık saçlarımla, ama en çok da çevremde olup bitene duyduğum tutkuyla, aşkla, evet ben o döneme aitim. Biliyorum..
Bugün yine aynı şey oldu (hani burdaki şey yani), yine market alışverişi sonrası, köşede bulduğum, günü geçti diye atılacak bir buket laleyi kucakladım eve getirdim. Biraz can suyu alınca nasıl güzelleştiler.. Vazgeçilmişken, atılacakken, ölüme terk edilmişken, biri (ben) için özel oldular..
Vosvos, çiçekler, çiçek çocuklar ;)
Deli gibi sevdim işte onları; günün mutluluğu ilan ettim, baktıkça gülümsedim.
N’apiim. Ben böyleyim..
Post uzamasın diye sana “şişman teyzenin aşkı”nı bir sonraki postta anlatacağım, atlama e mi, çok tatlı bir hikâye…..
DÜZELTME VE ÖZÜR: Yanlış bloğa yazmış bu şaşkın.. Düzeltemedim artık, kaldı öyle. Affola.