İçerik

20 Mayıs 2022 Cuma

Kırk fırın ekmek

Orman yolunu takip edip yarım saat hafif eğimle tırmanırsan, ufak şelâlenin hemen yanında tahta bir kulübe göreceksin. Kulübenin yanında, yine tahta bir yalak içinde iki kasa olur, biri elmalı, orman meyveli gazoz kasası, diğeri ise bira kasası. Yalağın içinde sürekli akan buz gibi suya elini daldırır, istediğin içeceği alabilirsin. Bak kenarda ufak bir para kutusu var, oraya da paranı atarsın. İki üç günde bir köylüler gelir, parayı alır, içecekleri yenilerler.

Buz gibi içeceğini ve yanında getirdiğin sandviç, elma, kuruyemişi alır, tahta kulübenin önündeki banklara ya da dere yatağındaki çimenlik, taşlık alana iner, yere oturur, dağları, bulutları ve kendini dinlersin. Hayal bile kurabilirsin..

Buranın adı Siebenhütten Alm'dir. 

Bir ay önce kapatıldı; çünkü çok fazla insan tarafından keşfedilmiş, bu alan bu kadar insanı kaldırmaz, kalabalık olmasındansa kimse olmasın, doğa dinlensin demişler ve kapatmışlar!

Bu tahta kulübeyi yıkalım, yerine turistik tesis oturtalım, önüne restaurant açalım, paraya para demeyelim dememişler. 

Olmaz demişler. Yazık olur demişler. Kapatalım bir süre demişler. İnsanların ayağı kesilince, unutunca yine açarız demişler.. 

Gelen giden bizler de "a ne iyi fikir, evet biraz dinlenmeli doğa gerçekten.." demiş, kabul etmişiz.

İşte kırk fırın ekmek, böyle bir şey..