İlk bakışta çok güzel değil mi?
Ama şeytan ayrıntıda gizli. O mumlar fabrikasyon, plastik ve ışığı da pilli. Çünkü iç mekanda o kadar mumun yaratacağı yangın riskini hiçbir konser salonu yönetimi almaz.. Üstelik isi var, pisi var, kimse uğraşamaz. Olsun. Bu devirde, başka türlüsüne erişim artık çok zor. Kopyanın kopyasının kopyasına erişmek bile büyük kıvanç, hele şu son iki seneden sonra..
Gerçek olmamasına takılmıyorum. Dönem post-truth zaten, hangi birine takılacaksın..?
Kısalı uzunlu plastik mumların yaydığı tek örnek ışığın gerisinden sevdiğim eserleri, bestekârını incitmeyecek şekilde, "az öznellik" katarak, çağın büyük piyanistlerinden biri çalıyor. Ben de koltuğumda sessizce oturarak dinliyorum. Ruhum kanatlanıyor, hafifliyor, müziğin o hoş tınısı dışında hiçbir düşüncenin, endişe ve günlük derdin zihnimden geçmesine izin vermiyorum. O 90 dk boyunca, sadece kulak oluyorum, sesler ve tınılardan başka hiçbir şey içime giremiyor.
İşte bu nedenle, müzik, kopyasının kopyasının kopyası bile olduğunda; muhteşem bir sanat bence..
Son zamanlarda döndürerek dinlediğimi merak ediyorsan tık tık.