Omuzlarından ayak tabanlarına dek inen bir kürkü var. Tilki ya da mink kürk gibi, şimdilerde vintage denen, kahverengi tonlarında bir kürk bu. 17-18 yaşlarında bir kız çocuğunun üzerinde görmeyi yadırgayacağın türde, klasik kesimli, oldukça eski fakat çok güzel bakılmış* bir kürk.
Yaşıtlarının anksiyete bozukluğu derecesine varan çevre hassasiyeti, vegan yaşam anlayışları düşünülünce, daha da tuhaf geliyor onun üzerindeki bu kürk bana. Kürk ve deri, benim de anksiyete derecesinde kaçındığım, hiç tarzım olmayan tekstil ürünleri olsa da, büyülenmiş gibi, bakışlarımı ondan ayıramıyorum.
Kürkün kalın yakasının içinde, ufacık, gencecik, bembeyaz bir surat. Kısacık, oğlan çocuğu tarzında kesilmiş siyah saçlar, koyu mavi, insana bulanık gölleri anımsatan gözler, bembeyaz yüzde iyice ortaya çıkmış kiraz kırmızısı, dolgun, masum dudaklar. Kaçıp, kürkün içine saklanmış bir masal prensesi, bunalımlı bir pamuk prenses, evsiz bir kontes, kürk mantolu bir Madonna âdeta.
Ve çok güzel.. Ve çok kayıp.. Ve çok yalnız.. Ve çok borderline.