"Hanımefendi size dokunan nedir, niye ağlıyorsunuz?" dedi. Cevap veremedim çünkü hakikaten neydi ben de emin değilim. Belki 3000km ve 20 sene ötesinde bulunduğum ülkede olan bitenler, belki burnumun dibindeki kendi özel hayatım, belki dünkü o zavallı hayvana yapılan işkence, belki de tüm bunlar olup biterken birilerinin keyifle golf oynaması, başkalarının tırnak bakımı yapması... Bilmiyorum bana dokunan neydi.....
bir mektup ne iyi gelirdi şimdi....
Galiba insanın olup bitenlere bakıp da elinden bir şey gelmemesi çaresizlik hissi üzüyor en çok, fazla hassas ruhlar bir de üzerine anlayışsız insanların vurdumduymazlığı, kim bilir belki onlar da üzülüyor ama gülüp geçmekten başka çare bulamıyorlardır, çünkü her yerde her zaman böyle şeyler oluyor, öte yandan hayat da devam ediyor herkes üzerine düşen rolü kendisine yakışan tarzda oynamaya devam ediyor. Ben böyle durumlarda müziğin şifalı ellerine sığınmaya, ya da sanatın o anda karşıma neyi çıkarırsa o dalıyla ilgilenmeye, en güzeli de tabiatta dolaşıp etrafı izlemeye, güzellikleri hissetmeye çalışıyorum.
YanıtlaSilİçleniyor insan işte bazen! İçli içli de ağlamak istiyor sadece...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, yorumlar açık kalmış :) Farkında değildim hemen yazmışsınız, çok iyi geldi ama... Demek ki açık kalması da evrenin bir hediyesi olmuş :) Çok sevgiler <3
YanıtlaSil