Taş evler, zeytin ve incir kokulu, sanki yüzyıl öncesinde yapıldığı ilk haliyle kalmış, arabaların giremediği kadar dar, arnavut kaldırımı sokaklar, tül perdelerin ardındaki ufak bir pencereden dışarıya uzatılmış beyaz, kısa saçlı bir baş ve sessizlik, sessizlik, sessizlik.
Gün boyu bir tek çıt çıkmadı; tek bir çocuk bağırtısı yok, rüzgarın üfürüşü, beş kilometre aşağıdaki denizin hafif kokusu, mevsim sonunda halsiz kalmış cırcır böceklerinin gönülsüz, daha doğrusu umutsuz ötüşü dışında.
Yani cennet.
Terk edilmiş.