İçerik

12 Ekim 2025 Pazar

Güldüren insanlara özlem

Hayat bir süredir sanki daha mı asık suratlı? En azından kendi özelimde öyle gibi.. Bunu değiştirmek için geçenlerde Ferhan Şensoy'un kitaplarını yeniden okuma kararı aldım ve bugün "Seçme Sapan Şeyler"deki "Kâfir Bey" hikayesini yeniden okurken hakikaten önce yüz ifademin, sonra vücut duruşumun, sonra da sanki çevremden dalga dalga tüm evrenin değiştiği hissine kapıldım!

En son ne zaman okuduğum bir şeye böylesine sesli kahkahalar atmıştım? Ne zaman, bitirdiğim bir hikayeyi, daha yeni bitirdiğim halde en baştan okuma isteğiyle dolmuştum?

Kâfir Bey'i bitirdikten sonra, aklıma geldi, aynı kitapta bir de "Femine Hanım" hikayesi vardır, haydi ona da yeniden döndüm, bir kahkahalar sarmalı da onun için koptu... 

Çok âlem adamdı bu Ferhan Şensoy yahu.... Muhteşem bir gözlemcisiydi hayatın ve insanların.. Sözü gediğine koyma üstadıydı. Kavuk erbabıydı hakikaten.. 

Münir Özkul gibi... 

Sana ufak bir kuple yazmak istedim, Femine Hanım'dan, Pazar Pazar gülelim biraz...

"Femine hanım, her ne kadar kocasının onu aldattığını düşünüyorsa da, kendisi bir karşı aldatmayı hiç aklına getirmemişti. Üstelik kocasının aldatıp aldatmadığından da emin değildi. Duygu Asena’yı okuyarak beyninde böyle düşünceler oluştu, daha sonra Ayşe Arman, Pakize Suda gibi yazarlara da merak sarınca, kocasını aldatmak için ille onun kendisini aldatmasını beklemenin şart olmadığı düşüncesine erdi. Giderek, bu kadın yazarların da etkisiyle, mutlaka aldatıyordur adi herif, aldatmayan erkek yoktur duygusuna ulaştı. Güler Kazmacı’nın bir köşe yazısıysa, onda kocasını bir an önce aldatması gerektiği, bu konuda çok geç kaldığı düşüncesini oluşturdu."

Şimdi şunu düşünüyorum; ben de Camus, Kierkegaard, Heidegger okuya okuya mı bu ha...... neyse, karıştırmayalım..