İçerik

8 Ekim 2022 Cumartesi

Issız adamS ve Jane

Deniz Özturhan güldürdü beni. Aşağı yukarı şöyle bir şeydi:

Bazı adamlar pek sever ya yalnızlıklarını yüceltmeyi, kıymetlendirmeyi, kendilerine karizmatik havalar katmayı.. Şöyle yalnızım, böyle kendimle başbaşayım, şöyle köklerim yok, böyle bağımsızım, aman da nasıl özgürüm.. Yazar dururlar.

Şimdi bu adamların bir de evde karıları, olmadı anneleri, o da yoksa onlara hizmet eden bir kadınlar orduları olur genelde. Bu kadınlar genelde evin tüm işini yapar, cumartesi alışverişe koşturur, çocukları yapar büyütür doyurur giydirir, adamın giysilerine kadar başucuna hazırlar, önüne rakı sofrasını koyar falan filan. Adam ama yalnızdır. Adam çünkü çok meşguldür kıymetli yalnızlığıyla. Öyle meşguldür ki kendi çevresindeki kalabalıkları göremez.. 

Sartre mesela bu adamlardan biri: "Tanrı insanın yalnızlığıdır" gibi büyük laflar edebilecek derecede yalnızdır yazar Sartre.. Fakat gerçek hayatta kendisi sevgiliden sevgiliye.. Sevgililer tarafından yalnızlığı giderilen Sartre da otursun yalnızlığını yazsın dursun.. Oh.

Bir de Jane'ler vardır bu yalnız adamların karşısında. Jane Austin misal. O da der ki: "Kadınların neden evlendiğini anladım. Yalnız kalıp kafayı dinleyebilmek için..."

Velhasıl-ı kelam sevgili arkadaşım, insanoğlunun yalnızım diyeninden korkun. Aynen "acaba deliriyor muyum?" diye düşünen insanın deli olmasının mümkün olmaması gibi (çünkü delilik zaten deliliği farketme yetisinin yitirilmesidir), yalnızlık da öyle, yalnızım diyen insan, yalnız falan değildir, burnunun ucunu göremeyen insandır. Net.

:)) Güldüm ve hak verdim doğrusu. Ben de ara sıra yalnızım yalnızım gurbet ellerde edebiyatı yaptım çok, özellikle kış aylarında.. Ama doğru, hangimiz gerçekten yalnız olabilme lüksüne sahibiz ki? En iyisi bakış açımızı değiştirip "kafayı dinleme" kısmına odaklanalım derim. Bilmem sen ne dersin?

Alakasız dipnot. Kim lan bu hayatımın erkeği?'ni ne özledik ama..!