İçerik

3 Şubat 2024 Cumartesi

Cinsiyetler arası bir şeyler işte.

Aynı yaşlarda ve komşu olmak, o yaşta dost olmaya yeterli olduğu için, sürekli birlikteler. Tipik bir İlkokul çağı oğlan çocuğu dostluğu yaşıyorlar; birlikte salonun ortasına kurdukları çadırlarda safarilere, ard arda dizilmiş sandalye treniyle hayâli seyahatlere çıkıyor, evler arası kurdukları telgraf telinde birbirlerine gizli şifreler gönderiyor, mektuplar yazıp uçak gibi katlayıp camdan cama yolluyorlar. Karton kutular, kağıtlar, özellikle de seloteyp en büyük hazineleri.. 

Dostluklarıyla varoluyorlar. Hem ne varolmak..... 

Peki o sırada kız çocuklar ne yapıyor? Sakin, kendi köşelerinde, birkaç bebek, ev eşyası ya da boya kalemleri, öğretmencilik, doktorculuk gibi yine hep "onarıcılık, iyi edicilik" temalı oyunlarla ve kitapların dünyası, oyun hamurlarından yaratılanlar ve hayâl güçlerinin sınırları ölçüsünde uzanabildikleri anlam arayışlarıyla mı meşgûller acaba? 

Yoksa şöyle mi; ne tam oğlan çocuğu gibi, ne de tam kız çocuğu gibi, iki dünyanın içiçe geçmiş güzelliğinde mi büyüyor artık çocuklar? Kalıplara itilmiyor, sınırlar içine hapsedilemiyor, özgürce var olabiliyorlar mı? Siyah ya da beyaz olmak yerine, rengârenk olabiliyor mu artık çocuklar...? 

Daha bütünsel bir kişiliği yapılandırıyor ve ileride yaşayacakları cinsiyetsiz ve daha eşit bir dünyayı mı tasarlıyorlar? 

Acaba?