Henri Michaux, bir dostuna şöyle demiş: "İki bin okuyucum var. Şimdi bunu yirmi bine çıkarmaya çalışıyorlar. Ne gereği var?"
Bu bloğun çok okuyucusu yok. Açarken de olmasın istemiştim; gerçekten ilgilenenler okusun hattâ kimse okumasın, ben kendim okuyayım, biriktireyim. Fakat itiraf edeyim, ara sıra, kendimi paralel hissettiğim bir iki kişinin okumasını istediğim oluyor. Diğer bloglarımı değil. Bunu. Kendimi en yakın hissettiğim burayı..
Sanki okumasını çok istediğim o bir iki kişi okuyor gibi geldi geçen gün, kalbim falan çarptı; Belinski'nin önünde tir tir titreyen genç Dostoyevski heyecanıyla... (Tamam biraz narsist bir abartma oldu, kabul ediyorum.. Ama anla işte, heyecanlandım. Okurunu bulmuş bir Atay misali heyecanlandım.. Gittikçe batıyorsun, sus bari.)
Yani ezcümle; hakikaten 20.000'lerin önemi yok, doğru bir iki kişi okuyorsa seni, yetiyor; yazmaya devam edebilmek için..... iyi ki varsın sevgili okur.
(insan tekbaşına yazmamalı. aklını oynatması işten bile değildir.)