Çok meraklıyım tahta işine. Ama ufak tefek, yarının çöpü tabir edilen süs eşyalarına ve biblolara değil, masif tahta işlere. Yani mobilya marangozluğuna.
Kocaman tahta bir masa yapabilmeyi isterdim meselâ. Dostları toplayıp bir yaz akşamı, o güzel Ağustos gecesinde, bir zeytin ağacının altına kurup alfresco sofrayı, güleryüzlü ve misafirperver sakîsi olacağım, masif bir tahta masa. Üzeri izler ve hatıralarla dolu.
Ya da bir çardak. Üzerine mor salkımların ya da asmanın sarılacağı. Altına bir divan, eski usûl. Yanına ufak bir sehpa, kitaplar ve bir sürahi naneli limonata!
Bir gün gerçek olacak bu hayâlim biliyorum ama o zamana dek, şu tatlışlarla haşır neşir olup, yarının çöpü türü minyatür işlere çırak olmalı.. Hiç yoktan iyidir.