Bugünlerde artık hiç yazmamakla, sadece ve sürekli yazmak arasında gidip gelen bir ruh hâlim var. Bunun ilacı, mektup yazmak. En doğrusu da, kendine.
Zambra'nın "Serbest Kürsü"sü içinde, mektup yazmak "yazıbilimsel ototerapi" olarak belirtilmiş; yani yazmak, aslında kendine terapi yapmaktır denmiş.
Bu sıra tamamen kendi içime kapanmak ihtiyacındayım gibi geliyor, ıssız bir adaya tek başıma, birkaç iyi kitapla gitmek ve iyi hissetmeden dönmemek. Bunu söyleyince, “tam tersine, daha da fazla insanların arasında olmalısın, onların seni ısıtmalarına izin vermelisin” diyen bir karşı-içses de duyuyorum, çünkü bazen de çok yalnızmışım, çok kaybolmuşum gibi hissediyorum..
Doğrusu nedir bilmiyorum ama bugün bir mektup yazacağım sanırım…. Kesin kendime, belki bir tane de sana.
Meraklısına: Doğrusu bu ya, ne Piedro ırmağı kıyısıydı bu, ne de ben oturdum, ağladım. Ama Würm dereciği kıyısında oturmak ve evet, birkaç gözyaşı dökmek de, doğrusu çok iyi geldi..