Saçları sadece tepede uzun bırakılıp yanları tamamen kazınmış, hafif sakallı, burnunda kulaklarında ve dilinde birkaç hızma, kulak memesinin deliği siyah iri bir düğmeyle açılıp büyütülmüş, kollarının neredeyse tamamı renkli dövmelerle kaplı (sadece çok dikkatli bakarsan, soluk kesik izlerini farkedebilirsin), siyah tshirtler ve yanı zincirli bol pantolonlar giymeyi sever (aslında bu haliyle servisin genel moda anlayışına hakim denebilir). Kızlarda aşırı makyaj ve “gör beni” diye bağıran bir aksesuar (kürk olabilir, ponponlu terlik olabilir, cart kavuniçi iri küpeler olabilir) mutlaka vardır. Erkeklerse, saç renkleri dışında, bir örnek. Onun saç rengi fosforlu yeşil.
Dışarıdan bakıldığında korkutucu gelen, simsiyaha boyanmış bu görünüm, iç tarafın çok renkli ve naif oluşuna işarettir genellikle.. Bir tür kamuflaj. Hayata karşı korunmak için edinilmiş bir kılıf, dış deri, şaşırtmaca.
Onunki de o hesap. Bir köşede içine dönmüş oturuyor. Elinde bir yumak ip ve tığ. Örüyor. Kaderin ağlarını örer gibi bir ciddiyet ve dinginlikle örüyor.
Bugün amigurumi türünde pembe bir domuzcuk örüyor, akşama onu söküp ertesi gün en baştan yeşil bir kurbağa örüyor. Söküyor örüyor söküyor örüyor. Onun bu ciddiyeti, insana ister istemez tarih boyunca değişimin olasılığına dair sorulup durulan şu bildik soruyu düşündürüyor:
İnsanın kaderi de böyle her gün sökülüp yeniden farklı şekillerde örülen bir amigurumi midir? Yoksa sadece bir defa örülen, sağlam, sünmeyen, esnemeyen, yıllarca giyilen bir hırka mıdır, kader?
tabii ki gizlice çektim..
çok ayıp.