İçerik

29 Kasım 2025 Cumartesi

İdeolojilerin ölümü

Çok sık söylediğim bir cümle vardır: ah 69 kuşağı olabilseydim ahhhh der dururum. Çünkü zamansız bir çiçek çocuk'um ben. Tutumlarım, inançlarım, tarzım, ideolojilerimle... Zamansız bir çiçek çocuk.

Her gün gittikçe artan bir yoğunlukla hissediyorum; dünya değişiyor ve ideolojilerin sonuna geldik, ölümüne şahit olduk. Kimimiz yas sürecinde, kimimizse çoktan unuttu bile, "yeni kocaya vardı".. 

Yeni koca elbette dijital çağ, sosyal medya ve yapay zeka.. Ben bunlara uyumlanamıyorum, uyumlanmak istemiyorum. Fikirlerimi meydanlarda bağırmak, kolkola yürümekle gösteren biriyim ben (birkaç defa karakollarda "çay içmişliğim" vardır bu nedenle, hayatımın en "yaşadığım" döneminde) sanal ortamda klavye silahşörlüğüne, anonim yorumculuğa inanmıyorum. 69 kuşağının kadınlarının bizler için yaptıklarına şükür duyan bir kadınım ben, tırnaklarımızla kazanılan kadın haklarımızın, yakından bakınca afedersin hemoroidli kıç deliğini andıran silikonlu dudaklar ve hiçbir özgün tarafı olmayan (düpedüz çirkin!) abartılı feminen giysilerle, takma tırnak ve kirpiklerle "al canım paket içinde bedenim ve ruhum senindir" diye kapitalizme mal gibi sunulmasına öfke duyuyorum. Futbol veya lego, bitcoin veya pokemon kartları, rengarenk ambalajıyla Victoria Secret deodorantlar, birbirinin kopyası, iki üç büyük harften oluşan ucuz işgücü uzmanı markalar... Orta Afrika'da bir ülkenin kalkınmasına yetecek paranın üç katını saçma sapan mallara harcayan zenginler. Kimsenin kimseyi umursamaması ve kendi çocuklarımın bile, şimdiden, bu küçücük yaşlarında, bu ideolojisizlik içinde, kayıp bir nesile ait olduğunu bile bile.... yaşamak?

Sırtımda koca bir hançerle "hayır ben ölmedim" diye inat etmek..

Çoktan öldüm ben de. Herkes gibi. İdeolojiler gibi. İnançlar gibi. İdealizm gibi. Güzel olan ne varsa, onun gibi......

Kaçınılmaz gerçek ölüm içinse sadece zaman dolduruyorum.

Ekleme. Bu yazıyı yazdıktan sonra Derin Hakikatler’in yazısını okudum, denk gelmiş ya da aslında biraz sistemin dışı özlemi çeken hepimiz içten içe bunları düşünüp duruyoruz her an…. Çözüm sanat, edebiyat ve felsefeye sığınmak gibi geliyor bana. Kalabalıklardan uzak durmak. Kendi içimize dönmek.. Ama yanılıyor da olabilirim….