Dün Derin Hakikatler'in şu yazısını okudum ve tesadüf eseri, danışanım da seansa benzer bir konu getirince, uzun süre zihnimi kurcaladı.
Derin Hakikatler Yapay Zekanın asla sanatçı olamayacağını çünkü "yaratıcılık" özelliğinden (henüz) muaf olduğunu ve belki de hiçbir zaman taklit ve harmanlama üzerine yaratıcılığı ekleme seviyesine gelmeyeceği için, asla sanatçı sayılamayacağını söylüyordu. Buna karşı çıkanlar var elbette, çok primitif olsa da aslında "yaratıcılık" örnekleri başladı diye biliyorum... Özellikle müzikte ve önceden yaratılmışın versiyonlarını "yaratmada" diyebiliriz, bu tabii yaratıcılık mıdır, bence de değildir.. Yapay zekanın yaratıcılığı bence "benzersiz bir eser" kurabildiğinde başlayacak ve bu benzersizliği bizim insan zihnimiz algılayabilecek mi, ondan da emin değilim.. Bize tamamen anlamsız da gelebilir...
Neyse konu bu değil. Konu şu: danışanım çocuğunu "toplumu daha ileri götürecek bir birey" olarak yetiştirmek isteyen bir anne. Ona göre (ki aynı cümleleri yıllar önce teyzemde de duymuştum) bir çocuğun derslerinin yanısıra bir spor ve bir de müzik alanında uzmanlaşması, hem bilişsel anlamda hem fiziki anlamda hem de sosyal anlamda önemli bir vasıf. Bu nedenle gençleri yönlendirmemiz, onlara seçenekler sunmamız ve biraz da motivasyonları düştüğünde falan onları disiplinli bir şekilde buna devam etmeye "motive etmemiz" gerektiğini savunuyor.
Ona "neden spor ve müzik, neden sanat misal resim, heykel değil?" dediğimde, bana "çünkü sanat bir yetenektir, diğerleri çalışarak da başarılabilir" dedi.
Yetenek bence %100 yaratıcılıkla ilişkilidir. Bir konuda yeni bir şey yaratabiliyorsan, o konuda yeteneklisindir.
Bunu düşünüyorum ben dünden beri.... Sanatın tabii ki yetenekle (yaratıcılıkla) alakası var ama çalışmadan o yetenek (yaratıcılık) hiçbir işe yaramıyor, bunu biliyoruz. Aynı şekilde müzik, spor da bence yine "yetenek" ya da "yaratıcılık" işi.. Keza bence yazmak, görsel sanatlar, terapistlik, insan kaynakları uzmanlığı hatta ekonomistlik, finans gibi meslekler de bence yetenek ile ilişkili... Bence yetenekle ilişkili olmayan hiçbirşey yok açıkcası ve bunu gözardı ettiğimiz, başka nedenlerle meslek seçtiğimiz / seçtirildiğimiz durumda da mutsuz olacağımıza inanıyorum.... Ve bunu da 18 yaşında yaptırıyoruz insan yavrularımıza :)) Neyse bu da değil konumuz.
Konumuz bence şu: yetenek eğer yaratıcılıkla aynı şeyse, bu "yaratan"dan geliyor ve içimize bir şekilde verilmiş bir güç oluyor (bu nedenle "gifted" denir yetenekli insanlara ingilizcede), bu bize bir "hediye" yani.... O zaman, neden biz birbirimizi ya da yapay zekayı bir şekilde kanalize etmeye bu kadar zaman, vakit ve enerji harcıyoruz da, her birimizin içindeki o biricik "özel"i, "yetenek"i, "yaratıcı güç"ü keşfetmek için bu kadar az zaman harcıyoruz? Neden birbirimizi, çocuklarımızı, yapay zekayı ve hatta kendimizi, aslında pek de yetenekli olmadığımız ama "olması gerektiğine, gerektiğimize" inandığımız alanlarda bu kadar "motive ediyoruz", yönlendiriyoruz, geliştiriyoruz, çalıştırıyoruz, yani ezcümle: zorluyoruz?
Ya da asıl soru şu: "neden bizim işimiz gücümüz, içimizdeki o "asıl anlamı", "yeteneği", "gift"i, "hediyeyi" bulmak ve onun üzerine eğilmek değil????