6 Mayıs 2025 Salı

Senkronizasyon sorunu

Sevgili Kum Çocuk diyor ki: "aklım, kalbim, ruhum ve hayat senkronize olmalı.. ya da, olmalı mı?"

Bunun üzerinde düşündüm son iki gündür. Cevabım: olmalı.. dan yana ama tam emin de değilim. Çok mu katı düşünüyorum korkusu var. Malum siyah ya da beyazın değil, grinin taraftarıyız artık son yıllarda..

Senkronize olma sevdası aslında mutluluğu arayışımızdan kaynaklanıyor gibi. Ama mutluluk, hayatın özü ve amacı mıdır, gerçekten? Aradığımız sadece mutluluk mudur? Bu kadar basit midir?

Ben misal; evet mutlu olmak istiyorum ama sağlıklı, üretken, bir fayda yaratan olmak da istiyorum. Yani bu kadar çok boyutlu bir sistemin her açıdan senkronize çalışması, zaten mümkün değil. Ama yine de insan bir uyum istiyor, bir denge istiyor.

Aklım evde, kalbim bambaşka bir yerde, ruhum bu sıra 90 yaşında, hayat ise koştur koştur akıyor.. Evet.

Halbuki.... bu yol... bu kuş sesleri.. 

5 Mayıs 2025 Pazartesi

Pazartesi Masalı - 19

19: Benim tek arkadaşım..

Bir şehirde, öğrencileri tarafından çok sevilen, çok bilgili, dersleri tıklım tıklım takip edilen bir haham yaşarmış. Sınıfın geneli hahamı öyle sever öyle sayarmış ki, ne dese altın bir öğüt gibi dinler, yerine getirmeye çalışırlarmış. Fakat bir öğrenci, aksine, her gün derslerde hahamla zıtlaşır, sürekli tartışmalar yaratır, dersin dinginliğini bozar, hiçbir şey yapamazsa da sıkıldığını ifade eden esneme, üflemelerle dersi sürekli bölermiş.

Günlerden bir gün, bu öğrenci birden bire ölüvermiş. Cenazesine katılan haham, öyle üzgünmüş, öyle çok ağlamış ve dövünmüş ki, öğrenciler "acaba haham bu kötü öğrenci ahirette hesap verdiği, cezalandırıldığı için mi ağlıyor" diye merak etmişler. Hahamın cevabı ise çok başkaymış: "o benim tek gerçek dostumdu, etrafım hep bana hürmet edenlerle doluydu, o ise herkesin aksine beni zayıflıklarımla gördü, eleştirdi,her gün daha iyi bir insan olmam için bana meydan okudu ve benim kendimi geliştirmemi sağladı. Korkarım o gittiği için artık asla kendimi geliştiremeyeceğim.."

İsrail, 2005.

Kıssadan Hisse: Gerçekten seversen, onun gelişmesini istersin. Bir insanı sevmek, onu olduğu gibi kabul etmek değildir, aksine, onun kendini geliştirmesi için onu desteklemektir. 

Haftanın Görevi: 1). Kendini tutup söylemediğin, fakat içten içe sevdiğin kişilerin kendini geliştirmesine vesile olacak düşüncelerin var mı? Onu eleştirirken, aslında ona özen gösterdiğini anlaması için, hangi sözcükleri kullanmalısın? 2). Sevdiğin kişilerden kabul etmekte zorlandığın eleştiriler aldın mı? Onların asıl altta yatan ilgilerini görmeyi deneyebilir misin?

"Eleştiri yağmur gibi, bir insanın köklerine zarar vermeyecek kadar nazik yapılmalıdır". - Frank. A. Clark

4 Mayıs 2025 Pazar

Calm down

Bu sıralar radyoda çıktığında camları açıp, elimi rüzgara doğru verip, yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip dinleme haline giriyorum. Normalde hiç dinlemediğim bir müzik türü olmasına rağmen (hele de selena gomez!) demek ki, bu sıralar böyle hafif, "sığ" olmak istemişim..... 

Bu da güzelmiş.. Bu da güzelmiş...

3 Mayıs 2025 Cumartesi

Süslü Pakize

Evin yeni tüylü üyesine eve yakın traş salonu ararken karşıma bu çıktı:

Miss Cher's Salon

Sabahtan beri bakıp bakıp, sinirden gülüyorum. Dünya, nereye gidiyorsun...?!? Açık söyleyeyim, reytingleri, yorumları falan da çok iyi :)) Zaten "köpek traşını yeni bir seviyeye taşımak" mottosuyla çalışıyor.... Yemin ederim 12 senedir bu kentte kendime doğru dürüst bir kuaför bulamadım, siteye girince içimden: "bu kadın beni traş etse ya" geçmedi desem ne olayım....

Bu işler 20 sene önce çok farklı bir noktadaydı. Ben çooook büyük bir hata mı yaptım sevgili blog?!

2 Mayıs 2025 Cuma

Pitcairn vakası

Dinlediğim bir podcast'te Birleşik Krallığa bağlı Pitcairn Adası'ndan bahsedildi. Bu ada, Pasifik okyanusunun güney tarafında, küçük, gözlerden ırak, volkanik bir ada ve 40 İngiliz vatandaşına ev sahipliği yapıyor. Adaya uçak ya da gemi ile ulaşım mümkün değil, sadece küçük teknelerin yanaşabildiği bir iskelesi var.

cennet görünümlü cehennem

Ada gündeme 1999'da çocuk istismarı ile oturdu. Adada yaşayan 40 kişi, adadaki çocukları yıllardır istismar ediyormuş, kendi çocuklarını evet, herkes birbirinin çocuklarını.. İngiltere durumun ortaya çıkmasıyla online bir mahkeme yapıp suçluları cezalandırmış, şimdi ada nüfusu 35 kişi olarak devam ediyor ve adaya bilimsel araştırma için ya da seyahat için gidenlerin en az 15 yaşında olması, adaya hiçbir surette çocuk götürülmemesi gibi kurallar var.. 

Tüm bunlar olup biterken ada sakinlerinin "size ne, bu çocuklara zarar vermiyor, yıllardır böyleyiz biz" gibi demeçler vermesi de cabası.... Al sana insan ırkının dar bir alanda küçük bir grupla yaşadığında neler olabildiğine dair, doğal bir deney... 

Az nüfuslu ve aşırı nüfuslü yerlerin sorunları bitmiyor. Acaba "ideal nüfus" nedir, merak ettim. Kilometre kareye 50-100 kişiymiş.... Yani İstanbul 5460 kilometrekare, 100 kişiden maksimum 546.000 kişi ahahahaha tamam sustum.

1 Mayıs 2025 Perşembe

Mayısiçka

İstanbul’daki arkadaşım “sokağa çıkanı içeri alıyorlar, markete bile gidemedim” diyince.. Diyecek bir şey bulamadım. Bu noktaya geldi demek ki ülke demokrasisi, özgür dolaşma ve protesto etme hakkı….. 

Ben de Mayıs şerefine her ay başı bileklik rengimi değiştiriyorum ya, Marteniçka’dan beri.. Onu yazacaktım. İnsana anlamsız geliyor küçük güzellikleri paylaşmak.. İnsanın neşesini umudunu keyfini kaçırıyorlar. Ama inatla devam! 

Bu ayın renkleri turkuaz beyaz ve yeşil ;) Sağlıkla, iç ve dış huzurla, neşeyle gel Mayıs! İnadına!

30 Nisan 2025 Çarşamba

Bekleme yapmayalım.

Neredeyse bir yıl olacak. Esen’in hediyesi bu muhteşem nazarlığı kıyıp da asamadım, hep “yeni eve geçince yeni kapıma asacağım” diye diye, beklettim durdum.

Yeni ev falan olmayacak uzun bir süre, bu anlaşıldı. 

Çıkarttım nazarlığı, kapıma astım dün. Renkleri, canlılığı, enerjisi hemen hissedildi, bana büyük keyif verdi.. Olmayana takılmak yerine, olanı güzelleştirmek!


Bazı şeyleri bekleyip duruyoruz ya…. Çok anlamsız! Beklemeyelim artık hiç bir şeyi! Hayat beklemek için çok kısa!

Bu güzel nazarlıklardan birine sahip olmak istersen link burada. Ayrıca Instagram’da da!

29 Nisan 2025 Salı

Çocuğunuzun kullanım kılavuzu

Hani derler ya: "ben de bilmiyordum ki, anne olunca öğrendim. Çocuk milleti kullanım kılavuzuyla gelmiyor ki....."

Almanya'da geliyor :))))

İşte bu şekilde:


Doğduğu günden başlıyor, devlet önce her hafta, sonra her ay, sonra yarı yıl ve sonra da yılda bir, çeşitli aralıklarla bu kılavuzu yolluyor anne-babalara. Dün M.'in 12. yaşına 1 ay kala, 12. yaş kullanım kılavuzu geldi postayla. Hemen okudum. Bu yaşa özgü tabii ergenlik sorunları, çocuğun bağımsızlık hissi, öfke nöbetleri, sürekli "ben haklıyım" deme ihtiyacı, okul ve arkadaş gruplarının yapısı, olası sosyopsikolojik sıkıntılar, ekran bağımlılığı ve 12 yaş ergenliğe giriş doktor kontrolünün ve aşıların hatırlatılması gibi bölümler var.

M.'e dedim "geldi kullanma kılavuzun..." :))

Seviyorum sosyal-devlet'i.. Çocuğuna sahip çıkan, vatandaşını tatlı tatlı eğiten, bilgilendiren, destek veren devlet'i..... 

28 Nisan 2025 Pazartesi

Pazartesi Masalı - 18

18: Karı koca dağa karşı

Karı koca, evlerini (huysuz) bir dağın yamacına kurmuşlar ve ne bahçelerinde bir bitki yetişiyormuş, ne de dağ onlara rüzgar ve yağmurdan başka bir şey veriyormuş. Yıllarca soğuktan titreyip, açlıktan bıktıktan sonraa, canlarına tak etmiş ve bir bilgeye başvurmuşlar. Bu bilge onlara: dağa bağırın çağırın, öfkenizi gösterip onu korkutun, göreceksiniz dağ kaçıp gidecek demiş. Karı koca bunu günlerce denedikten ve bir sonuç alamadıktan sonra ikinci bir bilgeye başvurmuşlar. O da onlara: öfke hiçbir şeye yaramaz, dağa sevginizi gösterin, ona çiçekler hediyeler sunun diye önermiş. Karı koca bunu da uzun süre deneyip yine sonuç alamayınca, üçüncü bir bilgeye başvurmuşlar (bölgede herkes bilgeymiş maşallah). Bu bilge onlara: yahu öfke ve sevgi işe yarar mı hiç, işe sadece dans yarar, şimdi eve gidin, tüm eşyalarınızı toplayın, gözlerinizi kapayıp, iki ileri dört geri adımdan oluşan dansı edin. Bunu bir gün boyunca yaptıktan sonra açın gözünüzü ve oraya evinizi yeniden kurun demiş :)))

Kıssadan Hisse: O zaman dans! :)) 

(C) Yiğit Özgür

Yani daha açık olarak: hareket et, etrafındaki koşullardan memnun değilsen, o zaman “etrafını” değiştir. Seni besleyen ortamlara git, seni beslemeyen, sana iyi gelmeyen ortamlardan, insanlardan uzaklaş! 

Haftanın Görevi: Sana iyi gelmeyen insanlarla neden hâlâ birliktesin, onları neden hayatından çıkartamıyorsun bir düşün. Sorun gerçekten onlar mı, yoksa senin korkuların mı?

19 Nisan 2025 Cumartesi

Hediye: Zaman

Dün, yazar olan ve son birkaç senedir oldukça yakın bir arkadaşıma dönüşen karşı komşumun doğum günüydü. 65 yaşına bastı. Kocaman bir buket lale aldım ona, koyu mavi kurdeleyle fiyonkladım, bir de kart hazırladım. Çok basit, çok ucuz bir hediye mi sence? Bence değil.. Çünkü "zaman" hediye ettim bu sene komşuma, dedim ki, sana (ve uygunsa kız arkadaşına) hepimize uygun ortak bir zamanımızda, Botanik Bahçesinde birlikte yürüyüş ve birer dilim pasta ile kahve armağan ediyorum :)

Çok hoşuna gitti... Şimdi herkese uygun bir zaman bulma derdindeyiz.....

Bu tür hediyeler vermeyi çok seviyorum ama herkese uymuyor, bazen bir türlü zaman denkleştirip buluşulamıyor ve işi "bedavaya" getirmiş durumuna düşüyorum ve buna üzülüyorum. Üzülüyordum. Artık diyorum ki, ben zaman hediye ettim ama zamanı kullanma yeteneği hediye etmedim, o kendisinin kendisine hediye etmesi gereken bir yeti.... Benim sorunum değil.

Başkalarına ya da kendine "zaman" hediye edebilenlerden misin?