20 Kasım 2024 Çarşamba

Yapıntı mutluluk

Alıntı ya da buluntu değil, öz be öz, emekle yapılmış, yapıntı bir mutluluk bizimkisi. 

M. beni hep neşelendiriyor.. Her koşulda beni neşelendiren insanlardan bu M. Aslında, gittikçe huysuz ihtiyara dönmeye başladı son zamanlarda. Ama biz ikimiz bir araya gelince hâlâ eğleniyoruz ve çevremizdekileri de eğlendiriyoruz. Çevremizdekiler: iki eş, beş çocuk, iki kedi, bir köpek, iki tavşan. En büyük kız çocuk, halimize bir anlam veremeyip: "bunlar bizden gizli bişey mi içiyor içerde?" diye sordu dün.. Şiirsel bir sesle: "Dostluk şarabından bir kadeh.." dedim, anında yine kıkır kıkır gülmeye başladık M. ile. Bizim bu saçma sapan ergen hallerimize geri kalanlarımız da gülüyor işte..

Aslında olay tamamen şu: onda eski bir çocukluk dostumu - Cenk'i - görüyorum ben. O da bende eski bir dostunu - Kathi'yi - görüyormuş. Zamanında birlikte herşeye güldüğümüz bu çocukluk dostlarımızı, çok özlediğimiz bu eski dostlarımızı, birbirimizde görüyoruz.. Böyle olunca da, birbirimizin huysuzluklarını, saçmalıklarını, normal bir insanda görsek bizi itecek huylarını, o bitmiş eski dostlukların hatrına, görmemezliğe geliyoruz.. Yapıntı bir mutluluk dediğim işte tam olarak bu.. 

Ama şimdi düşündüm de, bu pekâla, alıntı bir mutluluk da olabilir...

ya da hatırına mutluluk..

Hamiş. Dünya üzerinde insanlar hep birbirine benziyor sanki. Hani diyorlar ya, başlangıçta 7 tip insan varmış, hepimiz bu 7 tipten biriymişiz... Gülüp geçtiğim bu basit önermeye, bazen de hak verir halde buluyorum kendimi. Çünkü herkes birbirine benziyor gerçekten de.. Tuhaf.

Hamiş 2. Cenk annemi ziyaret etmiş geçen gün. Uzuuun yıllar oldu görüşmeyeli. Sanırım 25 yıl. Bilmem ki aramalı mıyım? Çekindim.. Eski Cenk değil, eski Ceren değilim. Bir yerde yeni Cenk ve yeni Ceren'lerle devam ediyoruz hayatlarımıza sonuçta.. 

19 Kasım 2024 Salı

Dönüşüm

Kafka'nın Gregor'u gibi bir dönüşüm değil bu, bu yaşamın bir dönüşümü... Doğmak, büyümek, yaşlanmak ve ölmek ve sonra, yeniden doğmak, farklı bir formda doğmak, yaşamak, ölmek, ve yeniden... Sonsuz bir dönüşüm bu.....

İşte bu bizim hikayemiz.... Asla yokolmadığımız, sadece dönüştüğümüzü gösteren hikayemiz... Yine de işte, bu dönüşümün "doğum" kısmı sevince boğarken, ölüm kısmı "hüzne" boğuyor ya, ondan bir türlü kurtulamıyorum canım blog dostum....... Aynı formda, aynı şekilde bir daha asla göremeyecek olmak, o işte beni mahvediyor.... O duyguyu oturtamıyorum hiçbir yere..

Öyle işte. Sen nasıl başarıyorsun bununla yaşamayı?

Bu hafta kar bekleniyor artık bu diyarlarda. Canımın içi, gözümün bebeği kavuniçi gülümün son (goncaları üstünde) dallarını da kesip bir vazoya koydum, gülümü iyice budadım, altına gübresini ve toprağını da bolca koyup, sardım sarmaladım bambu bir battaniyeye. Kışı bu şekilde geçirebilirse, belki yaza kaldığımız yerden devam ederiz..... Ama her bahar işte, yukarıdaki nedenle, battaniyeyi her açışta içimda bir tırmalanma hissi, bir "ya....." sorusu, bir kuşku.... 

18 Kasım 2024 Pazartesi

Kontrast

Hayat böyle bir şey diyenler arasında iki görüş var. 

İlki kontrastçılar; yani hayatı siyah ve beyaz, iyi ve kötü, yaz ve kış, kolay ve zor gibi iki uçtaki sistemlere ayıranlar. Matematikçiler. Ya sıfır ya da bir’ciler.

İkincisi ise derececiler; yani hayatı iki uç arasında gidip gelen bir sistemle yaşayanlar. Griciler ve hatta siyah beyaz ve grinin ötesindeki renkleri de bilenler. Şu şu şu zorluyor ama şükür ki şu şu şu da var’cılar. Ortalama alanlar. Orta sahayı sevenler.

Ben şimdi böyle yazınca otomatik olarak kontrastçılara girdim sanki :)) onlar ve ötekiler.. Ama aslında benimki de bambaşka bir kategori sanırım; gözlemcileriz bizler.. Yani ikisi de doğru’cular, kime göre neye göre doğru’cular, onu bunu boşver de evin içindeki ilkbaharla evin dışındaki sonbaharın kontrastına bak’çılar… :) 

17 Kasım 2024 Pazar

Ama işte..

“Her şeyin bir yüreği vardır. İş, onu anlamaktır..” diye fısıldıyor kulağıma Murathan Mungan. Fısıldıyor çünkü gece saat öyle geç ki, incecik solgun bir okuma ışığında okuyorum. Uyuyamıyorum. Çok endişeliyim. Biliyorum olacakla öleceğin önüne geçilmez ama.. Ama işte.

Bu sıra hayat yine inişe geçti….

Hayat böyle. Böyle ama.. Ama işte.

16 Kasım 2024 Cumartesi

Moktan durumlar

Dün sabah markette Dr. Şöt'ümle karşılaştım. Adamcağız 5 kutu 12'lik tuvalet kağıdı satın alıyordu..

Bir an; "acaba yeni bir pandemi mi söz konusu, doktor bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyor?" diye düşündüm ve akabinde kendi kendime güldüm.... 

Fakat hakikaten bir insan neden 5 kutu 12'lik tuvalet kağıdı alsın.... Çözemedim.. Birer kutu da biz mi alsak?! Uyarmadı deme..

Foto. Erkek evlat "silgi koleksiyonu" yapmaya kalkarsa......

15 Kasım 2024 Cuma

Güneş saklayan orman

Bu dize Murathan Mungan'a ait. Fakat o ormanı bulan benim :)

Mallorca yürüyüşünü güzelce yazdım bugün, başka bir şey yazmaya halim kalmadı....

Sadece bu bloğun okurlarına bu video ;)

14 Kasım 2024 Perşembe

Kirli çıkı

Aynı yaştayız. Çocukluğundan beri de tanıyorum. Eğitimimiz falan çok farklı değil. Onun şahsına ait 5 farklı evi var, aileden kalma falan değil, kendi parasıyla, hakikaten harıl harıl çalışarak, sabahın köründe kalkıp işe giderek, helaliyle sahip olduğu. Yatırım diyor. Güvence diyor. Çocuğu yok.

Benim tek bir mülküm yok üzerimde, ne ev ne araba. Mülkiyete gençliğimden beri karşıyım, sahip olduğum herşey “bir bavula sığmalı”.. Kazandığımı seyahate yatırdım, dünyanın 1/4’ünü gördüm. 6 kıtayı.. Biraz da bankada param var, onu da “dünyanın binbir türlü hali var” kafasıyla tutuyorum, “âniden tası tarağı toplayıp gitmem gerekirse” diye. Hep bir gitmek yani özünde. İki çocuğum var.

Hangimizinki doğru bilmiyorum ama Murathan Mungan'ın bir sözü var: "Dünyada yaşayıp dünyayı hiç görmemek"...... Bilmiyorum...

14,5 milyon eurocuk

8,5 milyon eurocuk

Kirli çıkı: Züğürt gibi görünen ama maddi durumu iyi olan kişi (TDK). Hikayesini arayıp da bulaMAZken, başka bir çok deyimin hikayesini bulduğum şahane bir sayfaya denk geldim. Meraklısına.

13 Kasım 2024 Çarşamba

Anne sevgisi

Bahar dizisini üç hafta geriden takip ediyorum ama ediyorum :) Avrupa Yakası'ndan beri izlediğim ilk Türk dizisi... Tabii ki saçmalıkları var ama gidip geldikçe açık televizyonlardan maruz kaldığım ciyak ciyak bağrışlı silahlı klasik Türk dizisi çizgisinden farklı yine de. Eminim daha güzel diziler de vardır ama ne bileyim, kış döneminde iç ısıtan bir ayrıntı işte. Denk geldikçe..

Dünkü bölümde Çağla çok güzel bir cümle söyledi, beni ağlattı (evet daha da kolay ağlar oldum son zamanlarda). Bende çok yaralı birnoktaya denk geldi.. Hem annemle hem kendi kızımla olan ilişkilerimde.. Yazmayacağım uzun, bende kalsın. Ama unutulmasın diye buraya not düşmek istiyorum.

"Annelerinin çok sevdiği çocuklara hiçbir şey olmaz."

Allah annesiz büyümek zorunda kalan tüm çocukların karşısına anne gibi merhametli, sevecen, adil yetişkinler çıkartsın inşallah... Amin amin.

;) mutlu olsun da :)))

12 Kasım 2024 Salı

Kafka ve puzzle’ın kayıp parçası

Kafka’nın kısa öykülerinin olduğu bir kitap geçti elime. Bir Kafka var Kafka’dan içeri, Kafka’dan gayrı diye özetleyebilirim.. Şaşkınım ve çok heyecanlı..

Boş iki dakika bulsam, hemen bu kitaba gömülüyorum. Kısacık tek paragraflık öyküler de var, birkaç sayfalık öyküler de. Bu “kısa kısalar”ın kumandanı Hemingway’dir sanıyordum, yanılmışım.

Tadımlık:

“ACH,” said the mouse, “the world gets narrower every day. At first it was so wide it was frightening; but I kept running and I was glad when I finally saw some walls far off to the left and right of me, but now those long walls are hurrying towards each other so fast that I’m already in the final room, and there in the corner is the trap I’m running into.” — “All you have to do is run in the other direction,” said the cat, and ate it.”

Fotoğraf:

Puzzle’ın kayıp parçası nerdeymiş bak…. Daha fazla arama diye yani.. ;)

11 Kasım 2024 Pazartesi

İşaret

Bugün pek bedbinim. Güzel şeyler hemencecik bitiveriyor.. Hava gri, ruhum gri, adımlarım geriye geriye gidiyorken.. Yolda karşıma bir direk çıktı.


Gel gel, çekinme, az daha yaklaş..


Mesaj alındıysa, yola devam..