8 Nisan 2025 Salı

Maddiyat

Geçen gün bir yerde okudum. İsa’nın doğduğu gün çalışmaya başlasam ve o günden bu güne, her gün, günde 100.000 dolar kazansam, yine de Elon Musk’tan daha fakirim!

Beyin yakan bir hesaplama…. 

O parayla ne yapıldığına (ya da yapılmadığına) girmiyorum bile..


Geçen gün Mark Twain’i okurken “hiçbir arzu maddiyata dayanmaz, hepsinin altında manevi bir ihtiyaç yatar” çıktı karşıma. İlk tepkim hadi ama olsa da, düşününce, paranın bile altında gücü kendinde toplama isteği yatıyor ve bu da manevi.. Dolayısıyla evet, hayatta maddi hiçbir arzu yoktur….

7 Nisan 2025 Pazartesi

Pazartesi Masalı - 15

15. Hafta: İşimiz Allah'a kaldıysa..

Papaz efendi o kadar inançlıydı ki, halkına örnek olmak için, yaşanan sel felaketinde bile kilisesini terk etmemeye, Tanrıdan bir kurtarış beklemeye karar verdi. Cemaatinden birçok kişi onu ikna etmeye, kendileriyle birlikte güvenli bir yere gitmesine yardım etmeye çalışsa da, o Tanrıdan gelecek yardımı beklemeye ve insanları da inançsızlıkla suçlamaya devam etti. 

Sonunda da sele kapılıp öldü.

Öbür dünyada meleklerle karşılaştığında da "Tanrı bana neden yardım etmedi?" diye iayan edince, melekler de ona dediler ki, "Tanrı sana üç farklı kişi elçiliğiyle yardım etmeye çalıştı ama sen hiçbirini dinlemedin ki.." 

*

Bu sana da şu fıkrayı hatırlatmadı mı? Temel senelerce her gün "Allahım ne olur büyük ikramiye bana çıksın" diye dua ettikten sonra, bir gün ölür, cennete gider ve "Tanrım sana her gün dua ettim, neden ikramiyeyi bana çıkartmadın?" diye hesap sorar. Tanrı da der ki: "Hiç bilet almadın ki be adam!".....

Kıssadan hisse: Bazen kaderin sana bir iyilik yapmasını beklemek değil, kendi kendine harekete geçmek ve işi bitirmek gerekir.... Çözümleri sürekli kendi dışında arama!

Haftanın görevi: Yardım ya da rehberlik beklediğin bir durumu düşün, sonra sana en çok yardımı dokunacağını düşündüğün çözümü bir kağıda yaz. Sonra bu çözümden bilerek vazgeç ve alternatif çözümleri düşün. Bakalım nasıl ışıklar yanacak yolunda..

6 Nisan 2025 Pazar

Öteki Bahçe

Instagram kullanmasam da, bazı güzel fikirler ve projeler, bana (a.k.a. Sağır Sultan) kadar geliyor.

Onlardan biri: Öteki Bahçe. 

Farklı ve ayrıksı olmak; bazen göçmen olmaktır, bazen toplumun normları dışında kalmak. Bazen lgbtq+ olmak, bazen sadece sanatçı olmak ya da sadece farklı "düşünmek"... Öteki olmak... Ne güzel ki bu "öteki"leri de gören, seven, koruyan ve "geliştiren, yetiştiren"ler var.... O insanlar iyi ki var, varız <3


ya da:

5 Nisan 2025 Cumartesi

Universe 25 deneyi

Bu deneyi duydun mu bilmem, bak bu linkte güzel anlatılıyor. Onu oku, sonra gel, aşağıyı oku derim.

Türkiye de dahil olmak üzere, "incel /femcel" kültürü, orijinalindeki "seçim dışı"nın kaldırılıp, "kişisel seçimle" olduğu da kabul edildiğinden beri, dünyada baya hızla yayılmaya başladı. Eskiden, "istediği halde ilişki kuramayan" kişilere acınırdı ya da tercih / huy olarak asosyal ve aseksüel olan bireyler sorunlu görülürdü ama şimdi gençler kendi seçimleriyle de bu şekilde davranabiliyor. 

Mesela, Türkiye'de 20'li yaşlarına geldiği halde daha ciddi bir ilişkisi olmamış, ailesiyle yaşayan gençler oldukça fazla ve bu sadece muhafazakar ailelerde değil, bazı modern ve yüksek gelir dağılımındaki ailelerde de görülüyor. Aileden bir kısıtlama olmadığı halde, genç bir ilişki içine girmek istemiyor ya da giremiyor, odasında elinde telefon takılmayı tercih ediyor.. Genelde kendi cinsiyetinden birkaç arkadaşı oluyor ve karşı cinsle flört dışı arkadaşlıkla da çok ilgilenmiyor. Evlilik yaşı da zaten baya arttığı için, aile ve çevreden baskı olmadığı sürece, bu şekilde bir yaşamı tercih edebiliyor. Aile evinden işe gidiyor, ara sıra dışarı çıkıyor, hatta bazıları tinder vs gibi sanal ortamlarda partner de buluyor dönem dönem ama bizim anladığımız anlamda bağlanma içeren romantik ilişkileri ya yürütemiyor ya da hiç o işlere girişmiyor bile.. 

Bunu "rahatına düşkünlük, aile evinde ekmek elden su gölden, kim evlenir de sorumluluk altına girer" diye basite indirgemek de yanlış bence çünkü sanki gençler arasında yukarıdaki deneydeki gibi bir durum söz konusu.. "Güzeller" denen fareler yani.. Kişisel bakımlarına düşkün, hayatı bazı basit ve temel zevklere indirgemiş ama toplumsal rollerden ve sorumluluklardan kaçınan, kendi içine dönük influencer / influenced ayrımında kutuplaşmış bir topluluk.. Tuhaf değil mi sence de?

Bu şekilde devam edersek Universe 25'ten pek farkımız kalmayacak sanırım.. Bu kötüdür ya da iyidir demiyorum, belki de "yol" bu...... Düşündürücü.

Bir de daha bimbo'lar ve karen'ler var :))) Onları duydun mu?

4 Nisan 2025 Cuma

Ufak çakıllara dair büyük rahatsızlıklar

Birinci dünya ülkesi sorunları, bölüm 35261.

Kış başında, en mahalle aralarındaki yollara bile ufak çakıl taşları dökülüyor, kar tutmaması için. Kış sonunda bu taşlar toplanıyor, bir merkezde yıkanıyor, bir sonraki kış için depolanıyor ve ertesi kış başı yeniden - temiz temiz - kullanılıyor.

:)))) Böyle uğraşlar.... Bazen, bugün olduğu gibi, bu uğraşları camdan izlerken, ne bileyim ya...... Anladın işte.

Bu da makinası, meraklısına:


Daha da meraklısına: Bu makinenin bir de tramvay rayları arasına kaçan pislikleri temizleyen versiyonu var ama artık onu yazmaya ben bile güç bulamayacağım :P

3 Nisan 2025 Perşembe

Dizi: Ergenlik

Bazıları "binge izleyip aynı günde bitirdim" yazmışlar ama biz ancak 10 günde bitirebildik :)) Elbette ergenlik öncesinde iki evlat sahibi olarak, etkilenmemek, endişelenmemek elde değil. Bu dizi bana System Crasher'i hatırlattı ama o çok daha iyiydi açıkcası. 

Fakat asıl, ben kafayı "tek çekim"e taktım! Yahu nasıl olur 1 saatlik bölümler hiç "cut" yapmadan tek seferde tek kamerayla çekilebilmiş!? Bu nasıl bir planlama ve oyunculuktur? Vallahi teknik bakmaktan (hele 2. bölümün sonunda kamera birden havalanıp uçtu ve sonra konup yine kesintisiz devam etti ya!) nasıl yaptılar bunu diye diye, diziye konsantre olamadım.. 

Bu tür tek sefer çekimler tabii insanı daha bir konunun içine çekiyor.. Genel anlamda çocuk oyuncunun özellikle 3. bölümdeki performansı da çok iyiydi, 1 saat kesintisiz ve doğaçlama rol yapmak, o yaş için bence büyük bir yetenek. Yapılan bir röportajda, çocuk oyuncu "ben aslında çok yorgundum ve esnedim ama karşımdaki oyuncu bana "seni sıkıyor muyum?" diye sorup, bizi sahneyi en baştan çekmek zorunda kalmaktan kurtardı!" diyor :)) Impro yani doğaçlama zaten çok severim, pek hoşuma gitti..

Fakat psikoloğa da, ne bileyim uyuz oldum: dan dan sorular, hiç gerçekçi değildi ama adli psikoloji çok zor bir alan ve çok farklı bir alan. Ben asla yapamazdım.. Öyle oğlan üstüme yürüyecek ve ben sakin kalacağım? Oyyy. Düşünürken bile gerildim. Gerdi beni bu dizi; hem anne, hem psikolog, hem de tek çekim tekniğinin ve kamera arkasındaki dâhinin meraklısı olarak...

Yönetmen Philip Barantini (pek sevimli bir dâhi.)

2 Nisan 2025 Çarşamba

Bayram da bitti

Bu sene, belki de yaşamımda ilk defa, ailem de dahil, kimsenin bayramını kutlamadım.. İçimden gelmedi çünkü büyük ağırlık var üzerimizde ve böyle bayram olmaz... Başkalarının hakkı yenerken, olmaz. İçimden gelmedi işte.

Tabii kutlayanlara cevap verdim, hatta mutlu oldum beni de hatırladıkları için. Zaten toplamda sanırım 3 kişiydi bunu yapan. İyi ki varlar..

Yani başkaları yaptığında içimi hoşlukla dolduran, mutlu ve müteşekkir kılan bir eylemi, kendim yapamadım, hakkım olarak göremedim. Böyle tuhaf bir ikilem.

Böyle çok ikilemlerim var aslında..... Kendimi ayrıksı hissettiren.

Bayram bittiği için mutluyum, itiraf edeyim, ben bayramları çocukluğumdan beri hiç sevmedim.. Hep bir hüzün duygusu eşlik eder bizim evde bayramlara, nedenini çocukken anlamadığım, huzursuz olduğum, büyüyünce de gayet iyi anlayıp, daha da huzursuz olduğum bir hüzün.. 

Evet. Bayram iyi ki bitti.

1 Nisan 2025 Salı

Nisaniçka

Marteniçka olur da, Nisaniçka neden olmasın? ;)

Kendimi hayatla oyalıyorum.. Dün gittim renk renk ipler aldım, dedim ki her ay birini yapayım, yanına da bir dilek tutayım, neden olmasın?

Bir de permütasyon kombinasyon sorusu sana; 6 farklı ip, aynı renkler yeniden bir araya gelmeden, beni kaç ay götürür bil bakalım? :)))

31 Mart 2025 Pazartesi

Pazartesi Masalı - 14

Mart ayında yazmaya ara verince, Pazartesi Masalı serime de 5 hafta ara vermiş oldum. 15. Masaldan itibaren düzenli devam edeceğim, fakat aradan geçen bu 5 haftada dinlediğim 5 masal arasında, beni en çok etkileyen masalı yazmak istiyorum önce.

11: Şehriye Çorbası

Haham Eli ölüm döşeğindedir ve başucundaki oğlu, ona "babacığım, sana hazırlamamı istediğin bir yemek var mı?" diye sorar. Eli düşünür ve yıllaaaar öncesinde, çok soğuk bir gecede, çok uzun bir yolun bitiminde kaldığı fakir bir handa yediği şehriye çorbasını asla unutamadığını, tüm bir hayattan geriye bir tat kalacaksa, onun bu şehriye çorbası olduğunu söyler. 

Eli'nin ölümünden sonra, oğlu babasının izinden bu hanı bulur ve sahibinden ona bu şehriye çorbasını yapmasını ister. O zaman kadın, yıllar önce hana gelen yolculara yaptığı fakir çorbayı hatırlar. Çorba neredeyse sudan ibaret olsa da, kadın Tanrıya çorbasının lezzetli olması ve gelen misafirlerin beğenmesi için dua etmiş, çorbayı sevecenlikle, misafirleri mutlu edebilmek umuduyla pişirmiştir..

Kıssadan hisse: Bazen karşımızdaki insanın dertlerine çözüm bulabilecek durumda değilizdir. Fakat orada olmamız, onu dinlememiz, yanında olmamız, ona verebileceğimiz en güzel armağandır. Çözüm bulmak zorunda değilsin, ama orada, yanında ol! 

Haftanın düşünce ödevi: Vücudumuzu yemeklerle besleriz, peki ya kalbini neyle besliyorsun?

28 Şubat 2025 Cuma

Birkaç kelebek meselesi

1,5 saatlik uykuylayım. Dünden fotoğraflarla bitirelim ayı ve sonra bana az müsaade.