6 Kasım 2024 Çarşamba

Vargel ve vargit çiçeklerinin öyküsü

Güz çiğdemi de denir. Sonbaharda açan, beyaz ve eflatun çiçekli soğanlı bir bitkidir. İlk bakışta çiğdeme benzer ama çiğdem biraz daha güçlü ve büyükken - ve tabii yazın habercisi olarak Mart ayında açarken, bu çiçek daha güçsüz, daha solukça ve Ekim ayında açar..

Hikayesi ise çok güzel.. Karadeniz bölgesinde baharda açan çiğdeme “vargel çiçeği” denirmiş; yaylaya çıkma zamanının geldiğini gösterirmiş. Sonbaharda açan çiğdeme ise “vargit çiçeği” denirmiş ve yayladan inme zamanını gösterirmiş :) 

Bugün Karadeniz yaylalarından tam 4300km ve kendi denizinden 500mt yüksekte, ufacık bir patikada,  karşıma çıktılar minik bireyler halinde. 

Çiğdem Hanıııım, ne işiniz var burda bu mevsimde? diye takıldım, ama meğerse Çiğdem Hanım değil - diyelim ki - Didem Hanımmışlar :)) Vargitler.. Çok tatlıydılar çok.. 

5 Kasım 2024 Salı

Yeni bir ay

Yepyeni bir ay. Tam şu an:


Dünyanın neresindesin bilmiyorum ama bu gece ilk ayı gördüysen sen de.. umut hep var, hep olacak.. Güçlü ol! Yalnız hissetme.. Değilsin çünkü.. Koca bir topluluk var, durup aya bakan, gören.. Daha ne olsun?

🍀 

4 Kasım 2024 Pazartesi

Aynen öyle işte.


Sanırım, kelimeleri seviyorum; beni ürküten, bir araya geldiklerinde onları anlamak ve benzerlerini söylemek zorunluluğu. - Behçet Çelik, Herkes Kadar 

Ben de öyleyim.. Yazmayı sevişimiz de, konuşmayı sevmeyişimizden belki.

Foto. Annemle babamın balkonundan, mevsimin ışık oyunları..

3 Kasım 2024 Pazar

Güz, som, son.

Bugün ne var havada? Ne var bu sokaklarda? Yollarda, sularda, yapraklarda?

Beni her şey bu en sevdiğim Birhan Keskin şiirine çıkartıyor, ve de her şey sana..

şükürler olsun, dönüp dolaşıp, hep sana..


"Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da yedigöllerin yedisini birden.

Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik çilli bir dille sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en gümüş cümlem:

İçimi açtım sana.
İçini açmak için."

2 Kasım 2024 Cumartesi

Tekerrür

Çocuğumu spora bırakmış, arabada bekler ve termosa koyduğum çayımı içerken; bir zamanlar babamın da arabada oturmuş, aynı benimkine benzeyen bir termosla çayını içe içe, yanına aldığı gazetesini ya da dergisini okuyarak, beni beklemiş olduğu aklıma geldi..

Hayatlarımızı ne kadar özel ve biricik sanıyoruz. Halbuki hayat sonsuz bir tekerrürden ibaret.. 

Bir daha asla aynı şekilde batmayacak.. Acaba?

1 Kasım 2024 Cuma

Hiç tavsiye etmem

İlhan Berk’in şiir için, “baştan böyle olduğunu bilseydim hiç başlamazdım” dediğini ve hiç kimseye şiir yazmayı tavsiye etmediğini söylediğini anımsıyorum - Ayhan Geçgin, Kurbağalara İnanıyorum.

Kandırıkçı İlhan Berk :)) 



25 Ekim 2024 Cuma

Mükemmel Günler

Birkaç gündür tek sorunum şu: 

"Başkaları mutsuzken, ben mutlu olmaya nasıl cüret edebilirim? Bu küstahlık değil midir?"

Bu hissi yaşıyor musun :( Nasıl üstesinden geliyorsun ne olur söyle........

(Bloğu tarihinde ilk ve son defa yoruma açtım, kimlik bırakmak zorunda değilsin, ben artık bu duygunun altından tek başıma kalkamıyorum......)

Meraklısına. Sevgili İ.’nin gönderdiği 48 saatlik mubi deneme üyeliği sayesinde sonunda ben de Perfect Days’i izledim - ki en doğru zamandı, çünkü bir eserin (film / kitap özellikle) çıktığı ve popüler olduğu o ilk ateşli zamanlarının geçmesini beklerim hep - ve katman katman derinliğine daldığımı hissettim. Bu hoşuma gitti. İzninle biraz uzatacağım bugün..... Doluyum, boşaltamıyorum. 

Bloglarda ya da başka mecralarda bazı yorumlara maruz kalmıştım tabii, az çok biliyordum da bu kadar derin ve yine maalesef doğru anlaşılamamış bir filmle karşılaşacağımı tahmin etmemiştim.

Ben filmden genel anlamdan daha farklı bir anlam çıkarttım; çünkü bir iki bilgi kırıntım daha var filmi tamamlayabilecek. Japonya’da bir atasözü vardır misal; mutlu olmak için başkasının tuvaletini temizlemek gerektiği ile ilgili, çift anlamlı. Bu söz bilinmeden nasıl anlaşılabilir bir adamın zengin ve avantajlı bir hayatı basit ve rutin şeyler için geride bırakma isteği. Ya da son sahnede; gülerken ağlamak.. Ya da rutinin biraz aksadığı da ve küçük şeyler’e vakit bulunmadığında herkes gibi sinirli mutsuz bir insana dönüşmek! 

Faulkner’ın Çılgın Palmiyeler’i ve diğer tüm yan medya aslında bir nakış gibi işlenmiş, tam yerine atılmış bir düğüm her biri; tüm bunları okumadan, o şarkıları gençliğin boyunca dinlemiş olmadan, zengin ve varlıklı bir yaşamdan basit ve dar bir yaşamı seçmiş olmadan, nasıl anlayabilirsin ki bu filmi. O nedenle anladım neden bu kadar az insanın filmin gerçek anlamını anlayabildiğini.. Çünkü yaşamadan bilemezsin bazı şeyleri. Sevgili İ., her ne kadar "ben yaşamı filmlerle öğreniyor, anlamlandırıyorum" dese de - o başka bir zeka türü mutlaka.... Ben yaşayarak öğrenebiliyorum, hoş onu da yarım yamalak işte.......

Hani diyor ya: ölüyorum ve hayatta anlayamadığım çok şey var… Öyle bir şey işte. Öyle bir şey..

24 Ekim 2024 Perşembe

Durak

23.10.24

“Hayat böyle duraklarla doludur. Durursunuz, biraz soluklanırsınız, sonra soluk soluğa bir keder, koştura koştura bir karanlık, herkes ne kadar mutsuz, sokaklar ne kadar kalabalık!” - Veciz Sözler, Barış Bıçakçı.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Gri ağlak günler

Güncelleme: İnsanın dileğini gerçekleştiren uzaktaki yakınları olması ne güzel şey! 2 filmim birden oldu, çok teşekkürler :)

..

Böyle pis bir gri. Hüzünlü ağır bir gri. Bulamaç gibi. Benzerlerinin ilki diyebilirim, mevsim ve coğrafya şartları düşünüldüğünde. 

Üyesi olduğum pek flix kanalın vasatlığında, yeni arayışlar içindeyim gecelerimi şenlendirmek için. Bu gece güzel bir doğu alman dizisi izliyorum Kleo. Fakat biter yakında.. Bana ara sıra film mi göndersen? Ama virüssüz ve illegal olmayan bir link eşliğinde :)) Böyle böyle adım mükemmelliyetçiye çıktı, peh. Halbuki çok şey mi istiyorum? Bu coğrafyada adım adım yaklaşmakta olan kış akşamlarında, başka nasıl hayatta kalır insan....?

22 Ekim 2024 Salı

Boşver, anlamazsın..

Meral ile, Fransa'dan yeni gelen Sinan arasındaki konuşma:

..

"Kim yaktı?"

"Faşistler dendi ama geistler de olabilirdi, hepsi o kadar aynı ve bağnaz ki. İşte her şey o zaman yeniden başladı. Bir süre sonra hayvanları yaktılar. Hayır hayır, önce profesörü öldürdüler, sonra hayvanları yaktılar. Ondan sonra gazeteciyi öldürdüler, sonra kızı vurdular, ondan bir yıl önce zaten işçiyi öldürmüşlerdi. Yine de kız en acısıydı. Yirmi yaşında, gencecik. Daha kötüsü var. Kızın annesiyle babası gencecik çocuklarını vuran otoriteye karşı tavır alacaklarına, "kızımızı bu yola kim düşürdü?" diye dövündüler!"

"Hangi yola?"

"Yani 1 Mayıs'ta yürüyüş yapmak düşüncesini kim ona aşıladı diye arandılar. Boşver, anlamazsın.. Kızdan bu yana neler oldu zaten.. Her gün birini öldürüyorlar. İşin ucunu kaçırdım ben, ilgilenmiyorum. Ama nasıl başladığını biliyorum. Önce ormanları yokettiler. Sonra denizleri kirlettiler, havayı solunmaz hale getirdiler, suları tükettiler, kitapları yaktılar, okumayı öldürdüler, yazıyı öldürdüler, gazeteleri öldürdüler....."

Sinek Sarayı, Mine G. Kırıkkanat.


mavi helikopter böceği <3 nasıl güzel bir canlı, anlayana..
bu da yakından hali :)) 
doğa bazen.....