Dayak yemektir serseri bir babadan
Karanlık odaya kapatılmaktır
Hakkını istemekte direndiğin zaman" - Ergin Günçe
Niyetim günden kalan tortuyu saklamak; bu sayede, yaşadığımı kendime kanıtlamak..
Offf yine bir başka robot hikayesi.. derken… Annelik hakkında, sorumluluk, görev ya da dünyadaki yaşam anlamı hakkında, muhteşem bir çizgi film mi izledim, ne oldu şimdi?!
Aşırı öneriyorum. Son zamanların en iyisi..
8: Dağ Çilekleri:
Bu haftanın hikâyesi kısacık: kaplanlar tarafından ormanda kovalanan bir kadın, uçurumun kenarına geliyor ve ilk bulduğu ağaç dalına sarılıp, kaplanların ona ulaşamayacağı şekilde, uçurumdan sarkıyor. Fakat bir de bakıyor ki, aşağıda yeşil çimenler olarak görünen, binlerce yeşil yılan. Ve ağaç dalını iki sıçan kemirmekte. Tam o anda tutunduğu ağaç kökünün yanında iki dağ çileği fark ediyor ve hemen o çilekleri kopartıp ağzına atıyor.. Lezzet patlaması, o ânı sonsuza dek uzatıyor…
Kıssadan hisse: İçinde bulunduğun en zor zamanda bile, âna dair bir güzellik varsa, onu değerlendir.
Haftanın ödevi: Hayatında bir lezzet patlamasını nasıl yaratabilirsin?
Dostluklarla ve yalnızlıkla ilgili, dün bir danışanıma spontan bir örnek verdim, güldük ve onun çok hoşuna gitti. Burada da dursun, belki senin de hoşuna gider.
Belki sorun yalnızlık değil de, yanlış insanları çok yakınına almaktır? Şöyle bir örnek vereyim. Organik kıyma genelde 300gr satılıyor marketlerde ve yanında da 500gr organik olmayan kıyma duruyor. İkisi neredeyse aynı fiyat fakat miktar yarı yarıya.. Fakat işin aslı, pişirdiğinde çıkıyor. 500gr kıymayı pişirdiğinde içindeki yağ ve su miktarı dağılınca elinde yemek için yarı yarıya et kalmış oluyor. Organik 300gr kıymada ise elinde kalan yine aynı et. Üstelik tadı ve sağlığına katkısı çok daha yüksek..
Bazı insanlar tam olarak böyle işte; yarısı yağ ve su. Onlardan kurtulduğunda, geriye belki elinde 3-5 kişi kalacak ama bunlar, oldukları gibi, organik insanlar olacak.. Bir düşün istersen, kalabalık içinde yağ ve suyla yaşamak mı, az ama öz insanlar arasında mutlu ve huzurlu olmak mı?
;)
Sevgililer gününü kutlamam etmem, ama sabahtan beri etrafta cilveleşen çiftleri görünce, vayyy flörtü özlemişim diye geçti içimden.. Flört edenleri izlemek, kuşları birbirlerine kur yaparken izlemek gibi, neşe veriyor bana..
Cringe kelimesinin tam tersi bir duygu bu; yani başkalarının davranışlarından utanma değil de, keyif alma hali... Şimdi bir moda kelime de buna bulmak lazım gelmez mi?
Bugün "bizim amcanın karikatürünü yaptım" diye getirdi. Hangi amca? dememe gerek kalmadı :)) Güldürdü beni bu karikatür. Hakikaten Pessoa, bizim yalnız, amcasız ve teyzesiz evimizi, sık ziyaret eden "amcalardan" biri çünkü......
Farkındalık farkındalık diye totomuzu yırttığımız, anda kalalım söylevlerinin havalarda uçuştuğu, herkesin bir şekilde bu konuya müdahil olduğu 2025'e, teeeee 1954'ten, İlhan Berk, bir "zaman kapsülü" yollamış bak:
Bu şimdi "Farkındalık" değilse nedir?
Önbilgi. Bu seriye neden başladığımı ve nasıl yazdığımı şurada anlattım.
.
7. Haftanın Masalı: Duvar ustası
Kılık değiştirerek tebaasını yoklamakta olan kral, örülmekte olan bir duvarın önüne gelir. Hemen önünde mızmızlanmakta olan bir adam görür, “bu ne biçim iş, ne sıkıcı, ne anlamsız, bütün gün taş üstüne taş koyuyorum, hayatım boşa geçiyor” diye sızlanmaktadır adam. Biraz ilerler, bu sefer de şevkle çalışan bir adam görür, “ben bir duvar örüyorum, babam da duvar ustasıydı, işimi çok iyi yapıyorum” der bu şevkli adam. Az daha ileride ise şarkılar söyleyerek çalışan bir başka adam vardır, der ki: “düşünsene yıllarca burada kalacak bir eserin oluşumuna katkıda bulunuyorum ben!”.
Kıssadan hisse: Yaptığın işe neşe kat, onu kendi küçük dünyan dışında, tüm insanlık için bir etki yaratacak bir iş olarak görmeye çalış.
Haftanın ödevi: Zoraki yaparken sızlandığın bir görevini düşün ve ona nasıl neşe katabileceğini tasarla. Meselâ temizlik yaparken müzik dinlemek ve ona bağıra bağıra eşlik etmek gibi..