14 Şubat 2025 Cuma

Flört

Sevgililer gününü kutlamam etmem, ama sabahtan beri etrafta cilveleşen çiftleri görünce, vayyy flörtü özlemişim diye geçti içimden.. Flört edenleri izlemek, kuşları birbirlerine kur yaparken izlemek gibi, neşe veriyor bana..

Cringe kelimesinin tam tersi bir duygu bu; yani başkalarının davranışlarından utanma değil de, keyif alma hali... Şimdi bir moda kelime de buna bulmak lazım gelmez mi?


en çok neşelendiğim çiftlerden biri..

13 Şubat 2025 Perşembe

Pessoa Amca (ve erkekler neden böyle?)

Bugün "bizim amcanın karikatürünü yaptım" diye getirdi. Hangi amca? dememe gerek kalmadı :)) Güldürdü beni bu karikatür. Hakikaten Pessoa, bizim yalnız, amcasız ve teyzesiz evimizi, sık ziyaret eden "amcalardan" biri çünkü...... 


Resim yeteneği babasından geliyor fakat baba oğul arasındaki "kutsal rekabetten" çok fazla yara alıyor. Baba çünkü, aşılamaz bir mükemmellikte onun gözünde.. Aşılamaz, ulaşılamaz, o nedenle denemeye de cesaret edemiyor.. "Biraz basitleştir çizgini onun yanında, bile bile hata yap" desem de babaya, "ama ben ne yapabilirim, kötü çizmeyi beceremiyorum ki.." diyor....  

Erkekler arasındaki pipi boyu yarışı, demek ki, sadece pipiyle olmuyor.....

12 Şubat 2025 Çarşamba

Evde yoktum

"Dün dağlarda dolaştım
                        evde yoktum." - İlhan Berk


11 Şubat 2025 Salı

Zaman kapsülü

Farkındalık farkındalık diye totomuzu yırttığımız, anda kalalım söylevlerinin havalarda uçuştuğu, herkesin bir şekilde bu konuya müdahil olduğu 2025'e, teeeee 1954'ten, İlhan Berk, bir "zaman kapsülü" yollamış bak:

Bu şimdi "Farkındalık" değilse nedir?

Ruhum,
İlhan Berk köprüden geçiyor duyuyor musun?
Bir serçe yavaş yavaş uçuyor
Bir balık başını suyun yüzeyine çıkarmış bakıyor
Düştü düşecek dalından bir yaprak.

(Saint Antoine'ın Güvercinleri - II. Gençlik.)

foto yeni değil, Ekim 22'den.
yaşamın unutamadığım "an"larından biriydi bu misafir..

10 Şubat 2025 Pazartesi

Pazartesi Masalı - 7

Önbilgi. Bu seriye neden başladığımı ve nasıl yazdığımı şurada anlattım.

.

7. Haftanın Masalı: Duvar ustası

Kılık değiştirerek tebaasını yoklamakta olan kral, örülmekte olan bir duvarın önüne gelir. Hemen önünde mızmızlanmakta olan bir adam görür, “bu ne biçim iş, ne sıkıcı, ne anlamsız, bütün gün taş üstüne taş koyuyorum, hayatım boşa geçiyor” diye sızlanmaktadır adam. Biraz ilerler, bu sefer de şevkle çalışan bir adam görür, “ben bir duvar örüyorum, babam da duvar ustasıydı, işimi çok iyi yapıyorum” der bu şevkli adam. Az daha ileride ise şarkılar söyleyerek çalışan bir başka adam vardır, der ki: “düşünsene yıllarca burada kalacak bir eserin oluşumuna katkıda bulunuyorum ben!”.

Kıssadan hisse: Yaptığın işe neşe kat, onu kendi küçük dünyan dışında, tüm insanlık için bir etki yaratacak bir iş olarak görmeye çalış.

Haftanın ödevi: Zoraki yaparken sızlandığın bir görevini düşün ve ona nasıl neşe katabileceğini tasarla. Meselâ temizlik yaparken müzik dinlemek ve ona bağıra bağıra eşlik etmek gibi..

9 Şubat 2025 Pazar

Koşan kadın

Yıllar önce dikkatimi ilk çektiğinde, yanında 10 yaşlarındaki oğlu, 8 yaşlarındaki kızı ve 5 yaşlarındaki küçük kızıyla birlikte koşuyordu. Her Cumartesi sabah 9’da mutfak penceremden, bu üçü birlikte geçiyor, ben de kahvaltıyı hazırlarken, onlara bakıp “ne güzel bir aile” diye geçiriyordum içimden.

Bu geçen 5 senede önce oğlu, sonra büyük kızı ayrıldı koşu ekibinden, ufaklık devam etti annesiyle. Birkaç ay önce de o bıraktı yarışı.

Fakat kadın, tek başına koşmaya devam ediyor. Saat tam 9’da, yaz kış, her Cumartesi sabahı.. 

Kadın, kendinden vaz geçmiyor..


8 Şubat 2025 Cumartesi

Yaşlanmak

Bazıları yaş almak diyorlar, çünkü yaşlanmanın olumsuz olduğunu düşünüyorlar.. Halbuki bazıları için yaşlanmak çok güzel! Yaşamış olmak demek çünkü.. Her bir kırışığının, aslında yaşamının tanığı olması demek... 

Isabel Allende'nin 50+ için söylediklerine bak: 

"Ne yaptığımızın ya da kim olduğumuzun, en yakınımızdakiler dışında kimsenin umurunda olmadığını kesin olarak bilmenin rahatlığı içinde, ..miş gibi görünmek, rol kesmek, sızlanmak ve aptalca şeyler için paralanmak yerine, kendi kendimizi sevmek ve karşılığında bizi ne kadar sevdiklerine bakmaksızın başkalarına sevgi duymak.. Bu yaşlar, hayatımızın sevecenlik dönemi." 

7 Şubat 2025 Cuma

Ağabey

Mahir Güven'in "Ağabey"ini okuyup, çok etkilendim. İyi bir kurgusu var romanın, bir "ilk roman" için özellikle çok başarılı buldum kurguyu ve Mahir Güven de beni çok şaşırttı. İsimden zaten tahmin etmişsindir, Dev Sol'un kurucularından Paşa Güven'in "Mahir"i imiş, oğlu yani.. İlginç bir aile hikayesi var, Fransa'ya kaçılmış, orada kimliksiz bir çocukluk.. Babanın infazı. Tamemen ailesindeki kadınların eseri bu Mahir Güven..

Sempatik bir çocuk. Türkçesi benim kızımınki gibi, çakma ama kendini ifade ediyor işte bir şekilde. Tabii ki roman yazacak kadar değil. Romanı Fransızca yazmış ve çok fazla sokak jargonu var, dolayısıyla hakikaten zor bir çeviri. Ebru Erbaş gayet iyi altından kalkmış.. Ödüllü bir kitap. Tavsiye ederim, beni etkilemeyi başardı.

Hikaye Fransa'nın varoşlarında büyüyen iki Suriyeli kardeşten birinin cihad için Suriye'ye dönmesi, diğerininse Fransa'da kalması ile başlıyor ve güzel gelişiyor.. 

Bir iki alıntı:

"Hiçbir şeye saygımız yoktu, çünkü kimseden saygı görmüyorduk ki."

"Bisikletli, sakallı bir Müslümanı sabit viteslisiyle pedallayan bir hipster’dan nasıl ayırt edebilirsin ki? Sorun ciddi. 

Ancak 19. Bölge’nin ekibinden bir memur bu işe bir çözüm buldu: Bisiklet markalarını sınıflandırmış ve şahsın durumunu bu ölçüte göre değerlendiriyor. Hipster’lar bisiklet satıcılarından, yeni, pahalı ve vitessiz bisikletler satın alıyorlar. Ağır tokatlanıyorlar yani. Sakallılarsa internet üzerinden başka şahıslardan, bakımsız, eski bisikletler satın alıyorlar ve bunlar çoğunlukla Peugeot marka ve katlanabilir modeller oluyor. Bu keşiften beri kontrollere yeniden hız verildi ve başarılı şekilde ilerliyorlar. Kayık tipli olma suçundan sonra al sana dandik bisiklet suçu. Yarın da gelsin gösteriler. Korteji hayal edebiliyor musun, cellabiyeli bir sakallı başı çekiyor, elinde de bir pankart: “Katlanır Peugeot Bisiklet Ayrımcılığına Hayır” mızmızlanmaya yer arayan makbul bir Fransız gibi. Bundan sonra kim entegre olamadığını söyleyebilir ki?"

Meraklısına. Normalde goodreads'e yazıyorum okuduğum kitaplara dair kısa kısa, ama bu seferkini burada da yazmak istedim.. İsteyene pdf'ini yollayabilirim.

6 Şubat 2025 Perşembe

80'lerin sonu 90'ların başı

80'lerin sonu ve 90'ların başındaki çocuklardansan, bugün biraz nostalji.... :,)



Güzel günlerdi... Şimdi izlemeye kalksan herşey gözüne yanlış gözükür..... :) Dünya 40 senede nasıl değişti ve nasıl da ciddileşti.. Bunun sadece bizim "büyümemizle" ilgisi yok sanki.... 

5 Şubat 2025 Çarşamba

Dört Mevsim

2025'te; dünyanın dört bir yanında çeşitli konser ve görsel etkinliklerle, Vivaldi'nin Dört Mevsim'inin 300. Doğum Günü kutlanıyor. Bu sene içinde kaçırma, bunlardan birine katıl derim. Hakikaten çok güzel işler yapılmış, insanı Dört Mevsim'e bir defa daha hayran bırakmaya yetiyor....

Dört Mevsim, benim çocukluğumun müziğidir. Pazar günleri annem ve babamla arabamıza atlar, bir hava almak için Mudanya'ya doğru giderdik.. Arabanın kaset çalarında çalan kasetlerden (ki tamamı klasikti) biri de Dört Mevsim'di ve ben tüm eseri ezberlemiştim, çalarken eşlik ederdim ve "ne dinleyelim" sorusuna ilk cevabımdı her sefer.. Yaşım 6-9 arası olmalı.. 

Şimdi üzerinden 35 sene geçtikten sonra ve uzun zamandır Vivaldi'nin Dört Mevsimini (fazla çalınmış, fazla klasik, fazla sıradan! bulduğum için) dinlemedikten sonra, bu "ilk aşk"ıma yeniden geri dönüyorum.. Üstelik benim gibi bir klasik meraklısı çıkan oğlumla birlikte... 

300. yıl onuruna, yakalayabildiğimiz tüm konser ve sanat gösterilerine katılmaya çalışıyoruz ikimiz.. İçimdeki çocuk ve onun çocuğu.. Güzel bir duygu bu..

2025 boyunca, Dört Mevsim hakkında dönem dönem yazacağım sanırım....

Anne-Sophie Mutter yorumu