Üzeri çardaklı avluları, terasları, kamelya ve verandaları çocukluğumdan beri sevmişimdir. Geceleri milyarlarca yıldızı izlemek için bu açık yaşam alanlarına konmuş divanları, yer minderlerini, bol yastıklı şilteleri de.
Vakti zamanında çocukken ne oyunlar oynadım, ne öğlen uykuları uyudum, çiçekli, yol yol halı motiflerinde ne hayaller, gündüz düşleri kurdum.. Gençlikte yıldızlar altında sevdicekle ne yaramazlıklar yaptım bu divanlarda, şiltelerde.. Ahhhh o Ağustos gecelerinde, yaprak oynamazken, kulağımda ya uyku böceklerinin ya pink floyd’un nameleri, ne mutluydum..
Sonra hayat ev içlerine taşındı, biraz coğrafi koşullar, biraz da ruhen yaşlanmaktan ama asıl, 2000’lerle birlikte değişen mimari ihtiyaçlar ve heveslerden bence. Modern evlerle birlikte taşlık, veranda, kamelya gibi kelimeler yitirilirken, dar alanda kısa paslaşmalara geçildi..
Ben geçememişim ama… bu tatilde en çok da bunu anladım. Bunu özledim.. Bunun hayalini kurmaya başladım…. İnşallah diyelim.
*
Photos: Gilles de Chabaneix from the book “Greek Style” - Suzanne Slesin, Stafford Cliff, Daniel Rozenszstroch. Link.
*
Başlık: Haydar Ergülen’in “Avlu” Şiirinden
Haydi bir ufacık, tam buraya:
ince randevu verirsen bana:



