21 Haziran 2024 Cuma

İyi olmak

İyilik ve kötülük sabit kavramlar değil, zamana duruma koşullara göre değişebiliyorlar. Fakat Sait Faik ne kadar güzel ve doğru tanımlamış: “İyi insan, pişman olan insandır.”

Foto belki alakasız ama ne bileyim, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel filmi olduğunu düşünüyorum.. Neşeli Günler, 1978. 

20 Haziran 2024 Perşembe

Sevgili Parov;

(Ya da Marcus). Siz Avusturyalılar iyi elektonik müzik yapıyorsunuz. Sen oldun 49, ben oldum 45, hâlâ dinletiyorsun, hâlâ dinliyorum. 

Bir sorum olacak; hani bir an gelir ve o âna dek (herkes gibi senin de) ortamlardaki en iyi müzik zevkine sahip olan kişi olduğun idefixin yerle bir olur ve kendini çağın gerisinde, gençlerin müziğini anlamaz halde buluverirsin ya. İşte o an, yaşlandığını anladığın andır. Anlayamazsan bunu, müzik yıldan yıla kötüye gidiyor der, eskilerle birlikte günden güne eskirsin ;)

Soracağım şu ki; işte o an diyorum, önüne geçilebilir bir durum mudur yoksa kulak yaşlılığına bağlı olarak, biyolojik bir kaçınılmaz son mudur? İkincisi geçerliyse, yapılacak bir şey yok (müzisyensen, belki elâleme madara olacağın o son albümü yapmamayı başarırsın) ama ilki geçerliyse, hâlâ umut var demektir. 

Ne düşünüyorsun bu konuda, Parov?

19 Haziran 2024 Çarşamba

Futbol vesaire

Akşamki maçı izlemeye arkadaşlar gelecek. 7 ve 45 yaşlarında iki gruptan mütevekkil bir sürü oğlan çocuğu; şimdi bunlara bir sürü atıştırmalık lâzım diyerek şunları yapıyorum:


Şimdi çıktılar fırından. Daha üstleri süslenecek. Bir tane de top şeklinde kurabiye yaptım mı tamamdır :)) Oğlanları mutlu ettik. Biz kızlara da kokteyl ve mokteyller.. ve bolca sabır.

Bakalım futbol gerçekten de 11 kişinin bir topun peşinde 90dk koşturduğu ve sonunda Almanların şampiyon olduğu bir spor muymuş (son yıllarda değil çünkü), göreceğiz.. :P

18 Haziran 2024 Salı

Bağlanmak

Bugün terapistime bazı travmaları anlatırken, çok sevdiğim herkesin ya ölmesi ya da aslında aynı şey gibi geliyor bana ama beni terk edip gitmesi mevzuuna gelince, biraz da derine dalınca ve kimseye anlatmadığım bazı şeyleri anlatabilince, adamcağız oflayıp poflayıp seansın sonunda da bana “bunları benimle paylaştığın için teşekkür ederim” dedi! Ben de “valla ne işe yarayacak tam bilmiyorum” dedikten sonra, “ama bana anlatabilecek güvenli ortamı verdiğin için ben teşekkür ederim” dedim! Biraz sanki profesyonel bir an değildi bu, ama insanîydi…..

Bir de aklımda şu dönüp durdu: “Eğer yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?” diyor ya Oğuz Atay…… Biraz ironi işte, trajedilerin ortasında..

Fakat ara sıra şunu düşünüyorum: Bu adamcağıza da bağlanırsam, yaşı başı da hayli var, terapinin ortasında ölüp gider mi..

17 Haziran 2024 Pazartesi

Yaz köşesi

Yüksek sesle oku bence bu postu ;))

Bu köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi, ortasında su şişesi.

Yaz köşemi çok seviyorum, sağolsun salıncağını bana hediye eden cağnım B.

Limonataya farklı ve çok hoş bir renk vermek için, klasik (elbette naneli) limonatayı yapıp içine bir damla reyhan suyu damlatıyorum.. Buzluğa damlatıp eflatun buzlar da yapabilirsin. Ufacık bir de yenilebilir çiçek içine, dekorasyon olarak.. Efsane oluyor, tavsiye ederim!

Photo by Anima Visual on Unsplash

16 Haziran 2024 Pazar

Yılın projesinde 2. aşama

Üç senedir yılmadan yetiştirmeye çalıştığım ve üç senedir filiz vermesini dâhi başaramadığım akşamsefası projemde ilk aşamayı (197 tohumu tek tek ektiğim çimlendirme kabı), Nisan ortası itibarıyla, şurada yazmıştım.

Bugün bu 197 tohumdan çimlenip filizlenen sadece 33 tanecik bitkiciği çimlenme kabından bir çorba kaşığıyla çıkartıp dikkatlice saksıya diktim. 

Saksıda da büyümeye devam ederlerse, üçüncü aşamada (ilk kışı belki saksıda geçirirler, bilmiyorum) bahçeye dikeceğim. Almanya’nın ilk (ve eşimin tüm ekosistemi bozacağımı iddia ettiği) akşamsefaları olacaklar :) İnat ettim!

15 Haziran 2024 Cumartesi

The killer

David Fincher filmi.

Tilda Swinton her zamanki gibi büyüleyici olmasının yanısıra, filmin kilit noktasını da belirliyor. 

Çok iyi film. İzle bence.

Sonra da şunu okursun.

14 Haziran 2024 Cuma

Tam anda

Fırında akşamki buluşma için yapılan muffinler tatlı tatlı kabarıyor, bir kapta kesilmiş ve dekor için hazırlanmış mis gibi çilek ve krema kokusu tüm evi usul usul sarıyor. Onların pişmesini beklerken annemin ördüğü rengarenk battaniyeye sarınıp (havamız 14 derece) koltuğa kıvrılıyor ve sakin sakin kitabımı okuyorum.

Huzur, sakinlik ve denge tam olarak bu..

Şu an buradan başka hiçbir yerde ve kendimden başka kimseyle olmak istemiyorum.. 

Bu ânı ve bu fark edişi unutmamalı. 

14.6.24 Cuma saat 10.46.

13 Haziran 2024 Perşembe

Çarpıtmak

Bazen düşünür ve yazarlara atfedilmiş bir takım kişisel gelişim odaklı sözler oluyor. Biraz düşünülse, yahu bu adam / kadın bunu söylemiş olamaz, tüm yaşam felsefesine aykırı diyebileceğiz. Ama işte bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, kırk akıllı çıkartamıyor..

Borges, bu durumun maalesef bilinen en büyük mağduru.. Ama geçenlerde bir blogta yine böyle yanlış bir atıf gördüm, çok nadir girdiğim bir blog olduğu için sessiz kaldım, fakat içim de içimi yedi. Atfın yakıştırıldığı yazarı çok severim ve iyi tanırım, mümkün değil bu sözün ona ait olması.. Ama söylesem ne olacak, alt tarafı bir blog yazısı..

Fakat alt tarafı blog, instagram, sosyal medya derken derken sanırım “gerçek” olanı hızla kaybediyoruz ve bu bilgi çağı neslinin son üyelerinden biri olarak beni gerçekten korkutuyor..

Sanırım evdeki o Meydan Larousse türü, çoğu kilo olarak kapıtçılara satılan, dededen kalma ansiklopedi ve kitapları, canımız pahasına korumamız gerekiyor.. Günün birinde gerçek kalmadığında başvurmak üzere..

Bilgi..

12 Haziran 2024 Çarşamba

Delirtir mi, bayıltır mı?

Bu adamın sakinliği ve rahatlığı :))

Bu burnum düşse eğilip alamam hallerine, eskiden olsa, ayyyhiç gelemem derdim ama şimdi bildiğin koşturmaca içinde yaşarken, bu adamın bu rahatlığını kıskanıyorum, nasıl olunur bu? Huy mudur, karakter midir, öğrenilir mi, içten mi gelir? Kendim için istiyorum bu huyu, yoksa yakınımda istemem allah korusun, delirtir beni böyleleri..... Hele trafikte, devlet işinde... Oy.

Peki sen? Böyle rahat ve umursamas tipler seni delirtir mi, yoksa bayılır mısın? :)) 


Tatlı da kerata, sevimli..

11 Haziran 2024 Salı

O-ye-mini....

İstemsiz bir şekilde, Pippi Uzun Çorap'ın nidasını attım bunu görünce...... O-ye-miniiiiii.

Tamam biliyorum hiçbir mantıklı tarafı yok ve durumumuz evde bir 4 ayaklı çocuğu daha kaldırabilecek halde değil, özellikle her hastalık ve kayıp döneminde de perişan olup, katıla katıla 'bir daha da aslaaa eve hayvaalmam' diye ağlıyorsam. ama bunu gördüğüm anda bütün hücrelerim eridi yahu... Dünyadaki en tatlı şey olabilir mi bu?? Evet, kesinlikle olur.

Kim alacaksa onu, umarım hayatı boyunca kalır ve çok mutlu olur o evde, çok sevilir, o tatlı burnuşu şap şap öpülür... Oyyyyy çok tatlı ya.... Ananemin 'Allah boş zamanında, özene bezene yaratmış' dediklerinden :) 

10 Haziran 2024 Pazartesi

Günün kulağa küpesi

Manu Chao uzun zamandan sonra bu yaz bizleri yeniden mest ediyor. Birkaç gün önce duydum, seversin bence... Tam yaz başı şarkısı.... Otların süt süt kokusu, denizin parlak ışıltısı, yıldızlı sıcacık geceler ve elbette yaz aşkları... Hepsi şarkının içinde resmen.

Çok yeni ve bu sıra radyoda çok çalınıyor, kulağına küpe edeyim de, her dinlediğinde beni hatırla dedim :))

9 Haziran 2024 Pazar

Kol kırığı kalp kırığına yeğ midir?

Oğlum yine kolunu kırdı. 

Geçen sene bugünlerde de uğraşıyorduk alçıyla.. Oğlan çocuğu vukuatlı bir birey sanıyorum. Ya da bana böylesi denk geldi..

Yine de düşünmeden edemiyorum; kalp kırığından iyidir değil mi?!

8 Haziran 2024 Cumartesi

Yürek güçlendirici ilaç

Dün akşam, ister istemez, Camus'nün bu şahane cümlesi geldi aklıma: 

'Dikişler atılıp pansuman yapıldıktan sonra, doktor ona bir yürek güçlendirici ilaç, bir de yiğitlik belgesi vermişti.' (İlk adam)

Son günlerde tüm dikiş atılan veya dikişleri alınan güçlü yürekli yiğitlere gelsin ;)) 

Bursa.. <3


7 Haziran 2024 Cuma

Fazla insanız.

Mine Söğüt'ün 79'undan sonra, bir de Ercan Kesal'ın 70-80'lerin Türkiye'sini insan yaşamları üzerinden anlatan Peri Gazozu'nu okuyunca, içim kara kara bulutlarla kaplandı. Bu ülke ne zaman insanına iyi gelecek? 

Gelip geçmiş onca medeniyetin yorgunluğu mu acaba bunun nedeni... Ona kan, öfke, yaşanan toprağa sızıp ne bileyim yüzyıllar binyıllar içinde enerjisini mi bozuyor toprağın?

Bazen tüm bunlar için fazla insan olduğumu düşünüyorum. Neyin kavgası bu? bazen anlamıyorum..


Ercan Kesal’ın aslında adı ile görüntüsü arasındaki bağlantıyı da, o bağlantıyı görünce Nuri Bilge Ceylan filmleri dışındaki yazar kimliğini de bilmiyordum. Kalemini çok sevdim, doktorluğa koyduğu kalbini daha da çok.. İşte aramızdaki Fazla İnsan’lardan biri daha….

6 Haziran 2024 Perşembe

Tohum

Tohumlar önemli.

Bu konuyu araştırıyorum. Şimdilik yazabilecek kadar değil fakat tohumları çeşitli dönem ve koşullara göre arttırarak ya da azaltarak fiziksel ve psikolojik sağlığın olumlu etkilenebileceğini savunan yazılar okuyorum.

Bu ay kendi üzerimde deneye başladım. Sonuçların birkaç ay içerisinde olumlu olacağını umuyorum. Merak edersen arada halimi sorarsın ;)

Böyle oyunlu işleri pek seviyorum 

5 Haziran 2024 Çarşamba

Kara yağız delikanlı sevgisi

Çorba gibi karışık genetik yapıları çok seviyorum.. Böyle 'kaç nesildir kanımız başka hiçbir soyla karışmadı'cıları hiç anlamıyorum, yahu karışsın da güzelleşin, akıllanın, bağışıklık sisteminiz gelişsin ve iyileşsin.. 

Bugün bu oscarlı kısa filmi izleyip çok güldüm. Sen de gül istedim :) Pozitif ırkçılık algılarımız bazen biraz fazla çalışıyor biz göçmenlerin :)))

'Bu kadar çok Hintli'yi nerden buluyorsun?' bakışı :)))

4 Haziran 2024 Salı

Üç tür oyalanmak

“Çoğu insan fazlasıyla tembeldir. Sadece kendilerini oyalayacak şeyler isterler.” diyor Walter Tevis, Alaycı Kuş’ta.

Çağımızın aşırı yoğun ve anlam yüklü hayat anlayışının yarattığı stres düşünülürse, oyalanmak biraz da bir rahatlama yöntemi olarak, kaçış aslında.. 

Ve gerçekten çağın hızına yetişmeye kafayı taktıysan, başarıyorsan ya da bir noktada devreler yanana dek kendini başardığına inandırıyorsan, o zaman da hayatında hiç oyalanma ânının olmadığını fark edip, tuhaf bir duygu hissediyorsun. Bir hmmm, bu ilginç işte duygusu..


Bugünkü okuma 
(ve sonra da uyuyakalma) köşem

3 Haziran 2024 Pazartesi

Kanadı kırık melek

Genç bir danışanımla son seansımızı yaptık bugün. Ayrılmadan önce bana bu meleği verdi:

Aynen size benziyor C. Hanım! dedi.

Taşırken kanadının ucu kırılmış, fark edince üzüldü. Boş ver dedim, benim de bu sıra bir kanadım kırık nasılsa :)

İnsanları iyileştirirken, onların seni iyileştirmelerine de izin vermek.. Güzel şey.

2 Haziran 2024 Pazar

Diğerkâmlık

Hiç habersiz kapısını çalıp kırçiçekleri bırakan arkadaşları olmalı insanın.

Ve insanın kendisi de, onlara habersiz kapı çaldırabilecek rahatlığı, samimiyeti ve hatıratı verebilmiş bir insan olmalı..

Ananem bir gün bana bakıp “olmuşsun sen” demişti ufak bir detayla kıvançlanarak.. Bugün de ben diyorum, çok eksiğim, çok yanlışım, daha öğrenmem gereken, yürümem gereken kilometrelerce yolum vardır daha ama bu konuda, insanlarla kurabildiğim gönül bağı konusunda, “olmuşum” ben :) Hamdolsun..

1 Haziran 2024 Cumartesi

Asıl şimdi

Bugün, hastalık ve ameliyat nedeniyle bu sene normalden bir ay kadar geciktirdiğim bahar temizliğine giriştim. Benim bahar temizliğim efsanedir; ev iner ve yarı yarıya sadeleşmiş ve ferahlamış şekilde terrrtemiz geri kalkar. 

Düğünümüze dair anıları koyduğum bir kutu vardı. Geçmiş üstünden 14 sene, atayım gitsin dedim. Ama atmadan bir de bakayım ne koymuşum.. Büyük kısmını attım ama deniz kabukları ve tülden kendim yaptığım gelin tacım, yine kendi yaptığım nazar boncuklu bademlerden bir tanesi, kartlar ve sevdiklerimin yazdığı kısacık notları atmadım. 

Bu notlardan birisi canım ananeme ait. Evlilik birbirini hoş görmek, sevgi ve saygıdır kızım yazmış.. Birkaç da güzel temenni. Ufacık bir not, elyazısıyla.. Kokladım, öptüm, biraz ağladım ve dedim ki: “ah ananem, asıl şimdi ihtiyacım var söyleyeceklerine….”

Öyle bir özlemek ki; ölmüş birini değil, gittiği yerden dönmesini beklediğin birini özlemek gibi..


Bu da gelin tacımdı bak.. 
Fiji’de çıplak ayakla evlenmiş gelinin efil efil uçuşan tacı :)