Sesli kitap dinleyemiyorum, dikkatim hemen dağılıyor. Hele “alıyodu”, “gidiyodu” gibi R’lerin yutulduğu bir seslendirmeyse, elimden nefretle atmakla kalmıyor, bir de küfür sallıyorum.
Fakat ev işi, genellikle de temizlik yaparken, okumakta olduğum kitabın - varsa - seslendirmesini - kimin seslendirdiğine özellikle dikkat ederek - dinliyorum. Yaptığım işi mutlandırıyor.
Sait Faik’in çok sevdiğim Havada Bulut’unu da bu şekilde yeniden elime alıp, biraz okuyarak, biraz dinleyerek, biraz daha okuyarak, yavaş yavaş işleyip bitirdim. İbrahim Selim’in sesi beni büyülüyor, kalbimi pırpır ettiriyor, onu fark ettim.
🤭🤫
Sırf hayâlimdeki imgesine halel gelmemesi adına asla gerçek görüntüsünü merak etmiyordum ama bence kısa boylu, kıvırcık siyah saçlı, kara gözlü, hafif esmerce, gözlüklü bir adamdı bu İbrahim Selim. Evet Sait Faik’le de alâkası yok, biliyorum. Tahayyülüm böyleydi..
Bir de şu var: ne zaman böyle yazılarından ya da sesinden etkilenip tahayyül etsem, gerçeği tam ters şekilde çıkıyor karşıma :)
Bence her şeyin, ama istisnasız her şeyin, hayâli gerçeğinden daha güzel….