Gün öyle güzel doğuyor ki..
Gün batımlarından çok doğumlarını seven bir insan olduğumu söylemiştim. Erken kalkmayı, o tazelikte ve sakinlikte, kendimle baş başa bir 5 dakika olsun geçirmeyi severim. Böcek ve kuş seslerini, onların uzuuuun bir geceden sonra yeni güne coşku içinde merhaba deyişlerini dinlemeyi.. İşte bak, yepyeni bir gün sunuluyor sana. Dün ne yaşandıysa dünde kaldı, işte önünde yepyeni bir fırsat! dercesine.
Hayvanların hiç birinin umurunda değil dün yaşananlar, oysa biz insanlar işte.. İnat ediyoruz bazen geçmişe yapışmaya. Daha doğrusu, ya şimdide yaşıyoruz ya da geçmişte. Geleceği düşünenimiz çok az, hele planlayan, tasarlayan yok gibi.. E bundan değil mi zaten, Z kuşağının bizlere açtığı çevre davaları, yaşanılabilir gelecek bırakmadığımıza dair ithamları.. Kendi çocuklarımızı torunlarımızı bile hep şu anda ya da geçmişteki o minik sevimli halleriyle düşünmemiz, onlara gelecekte tek başlarına bir hayat kuracak donanımı vermek yerine, sadece şu an burada varlarmış gibi şımartmamız, her istediklerini vermemiz, her türlü sorumluluklarını kendi üzerimize almamız. Büyümelerine izin vermememiz..
Yani çoğumuzun. İstisnalar kaideyi bozabilse keşke..
Ama ben hep bir istisna oldum bu konuda, vicdanım rahat.. Bazen biraz şimdide yaşamayı beceremeyerek de olsa, genelde gelecekteyim. Asla geçmişte değil bak, en azından bunda anlaşabiliriz.. Belki bu nedenle de olsa gerek, gün doğumları, olasılıklar, hayâller, planlamalar beni olan bitenden, başarılardan, sahip olmalardan daha fazla mutlu ediyor.
Evet evet. Olabilir.. Evet gerçekten de böyle olmalı.
Video. Geçen seneden, henüz kavuşamadık ama yakında inşallah..