19 Ağustos 2022 Cuma

Terkedilmiş Rum köyüne dair hayâller

Akşam ışığı çok güzeldir bu coğrafyada. Dikenlere vuruşu, her yeri masmavi ile sapsarının en doymuş, en koyu tonuna bürüyüşü, çok güzeldir.

Ekim’deki Uzun Yol’dan hatırlayabileceğinizi düşündüğüm terkedilmiş Rum köyü’ne gittim bu akşam. Yine sadece rüzgârla ben. Sessizliği özlüyorum günlük hayatımda en çok, burada sonsuz güzellikte mevcut. Sessizlik ve hafif rüzgâr. Terkedilmişlik, sakinlik, yalnızlık. Homeros’un Mimas’ı.. Tüm coşkusuyla önümde uzanıyor.

Bir iki fotoğraf çekip ayrılacakken “şu köyü satın alsam, aslına uygun bir iki restorasyonla düzenlesem ve içinde yaşıyor olsam..” diye olmayacak hayallere kapıldım. Evler arasında iki tanesini özellikle seviyorum, bahçesinde yaşlı bir incir ağacı olanı ve önünden set set denize inen dikenlikler olan en uçtaki küçük ev.

Eve gelince şunu gördüm. 

Ben hayâl kurarken, birilerinin bu hayâlleri yaşıyor oluşu mutlu etti beni.. Demek ki gerçekten isteyen, yapıyor.