26 Nisan 2022 Salı

Onarılamayacak olanı sevmek

Huy.

Can çıkar, huy çıkmaz. kendimi bildim bileli biraz kusurlu, hasta, terk edilmiş ya da bir köşeye atılıp unutulmuş "şey"lere aşırı bir düşkünlüğüm var. Canlıysa eve alıp onarmaya, iyileştirmeye adarım kendimi. Ya da hiç onarılamayacaksa, sevmeye. 

Çok sevdim kusurlu varlıkları. Hayvan olsun, insan olsun.. Tam içimden verdim tüm sevgimi. Karşılık? Düşünmedim elbette, sevgi konusunda karşılıklılığa, alış-veriş ilkelerine inanan biri değilim bilirsin. 

Sabah haftalık alışverişi yaptım, ödemeyi yaparken hemen kasanın yanında beş buket lale gözüme çarptı. Atıyorlar.. Alabilir miyim? dedim hemen, çünkü biliyorum biraz geçer gibi olan çiçeği atarlar bu markette. Böyle çok sardunya kurtarmışlığım vardır çünkü bu memlekette sardunyayı kimse anlamaz, kimse "Sardunyaya Ağıt" yakmaz.... Benden gayrı.

Aldım, eve getirdim, biraz kestim ve suya koydum. Şu an durum bu:

Evet ölüyorlar ama ölmeden önce çok sevildiler, özel oldular, en sevdiğim köşeye baştacı edildiler, göreni mutlu ettiler. Daha ne ister dalından kopartılmış ve ölüme terk edilmiş birkaç buket çiçek?