12 Nisan 2022 Salı

Toprak

Bu hafta böyle gideceğim demek ki.. Günışığı ve yağmurdan sonra, toprak geldi aklıma. Sadece kokusu değil; rengi, dokusu, elimde hissettiğim o yumuşak, serin, bereketli his. Ait olmak hissi. 

Toprak yatıştırır beni; denizin, suyun, yeşilin bile olmadığı yerde, toprağa dokunmak sakinleştirir. Öfkemi ya suya ya da toprağa boşaltırım. Elde bulaşık yıkamayı, bitki dikmeyi bu nedenle severim. Kışın buz gibi çimene basmayı, her fırsatta pabuçlarımı fırlatıp atıp ayaklarımı suya sokmayı da..

Bugün bu kıpkırmızı Afrika toprağına dokundum, avucumun içinde tuttum onu, top top yaptım, yeniden ufaladım, şekil verdim, bozdum. Tanrı’nın da insanı kutsal kitaplarda balçık ya da çamur diye geçen o maddeden yaratırken böylesine huzurlu, adeta oyun oynar gibi hissedip hissetmediğini düşünüp, kendi kendime güldüm.. Biz insanlardaki tanrıyı insanlaştırarak anlamaya çalışma çabası çok gülünç değil mi?

Fakat sonra, biraz daha ciddileşip, şunu düşündüm: Belki de benim gibi bazı insanların toprağa bu derece bağlı olmasında, ilahî bir içgüdünün, yaratma içgüdüsünün izi vardır..?