18 Kasım 2022 Cuma

Yağmur, limon kabuğu, çocukluk, sevmek

Eve dönüşüm, bisiklet üstünde ve şakır şakır yağmur altında oldu bugün. Çenemin takırdamasını ya da tam karşıdan esen rüzgârın getirebileceği yüz felci olasılığını düşünmemek için, sıcak bir şeyler düşünmeye çalışırken, aklıma blogdaşımız ve onkolog Yavuz Dizdar'ın son yazısı geldi. Bakışını seviyorum tıbbi yaklaşımlara, doğaya dönüş akımına ve önleyici uygulamalara. Barış Manço'nun şarkısındaki reçeteyi uygulayın demiş özetle, gripten kurtulmak, bağışıklığı güçlendirmek için..

Sanırım Manço'nun (beni çocukluğumdan beri ağlatan arkadaşım eşek dışındaki) tek şarkısıdır, bildiğim. Bildiğim dediysem yanlış yunluş, zürefa yerine zürafa'nın düşkünü, zencefil yerine "zenci pilavı" olarak söylerdim. Zenci pilavı :) Çin pilavı gibi herhalde, ama ırkçısı.. Hey gidi çocukluk..

Çocukken üşümezdik hiç, hatırlar mısın? Dilimizle kar tanelerini yakalayabilmek için koştururduk saatlerce dışarıda. Ayakkabılarımız su alır, yanaklarımız elma gibi al al olur, yine de istemezdik girmeyi içeriye. 

Eve gelince kendime bir Barış Manço reçetesi yaptım, zenginleştirilmiş olanından. Biraz tarçın, bir tutam zencefil, biraz zerdeçal, ekürisi karabiber, rezeneli bal, biraz da sıcak su.. Gribe karşı iyi midir bilmem ama içimi sıcacık yaptı. 

Dedim ki; sevmek üzerine yazsam mı ki yeniden..?

Foto: R.'dan <3 Taaaa Hopa'dan..