17 Şubat 2022 Perşembe

Fırtına, Adagio, Yalnızlık

Saatte 120km ile esen bir rüzgâr var bugün. Yağmuru da peşinde.. İki saatlik bir boşluğum vardı; 2016 yapımı Manchester by the Sea'yi izledim. Güne uygun, yavaş yavaş olgunlaşan bir film. Herkes çok kolay "devam edebilirken", bunu başaramayan bir adamın öyküsü. Tanıdık.

Filmden sonra yeniden Londra Filarmoni'nin çaldığı Adagio Per Archi E Organo in Sol Minore'u dinlemek istedim:

Hauser'in hızını, enerjisini ve çellonun tok sesini sevsem de, bu eserin David Parry ile klasikleşen, çok daha yavaş ve orglu versiyonunu tercih ederim. Çeşitli kiliselerde defalarca dinlemişliğim de vardır, fakat bu sabahki gibi etkilememişti beni. Belki film, belki saatte 120km ile esen rüzgâr, belki gerçekten çok yalnız hissediyor oluşum bu sabah.. Bilmiyorum. Sadece, üzerine yağmur iyi geldi.. Ve çektiğim bu birkaç kare fotoğraf..

Ve unutmadan bir köşeye not almak istediğim şu bir kaç satır:

"Biz seninle, aylar boyunca konuşmadan, sessizliği paylaştık. Kendi dünyalarımızın sesleri içinde, kendi gürültülü meselelerimizi çözümlerken, birbirimizin yanında oturduk sadece. 

İçimizden konuştuk. Kelimelere ihtiyaç duymadan. 

Zaten kelimeler her şeyi mahvetmez mi genelde?"


Öyle işte.. Bugün de böyle..