Günümüzün en büyük yazarlarından biri olan Paul Auster, tüm zamanların en büyük yazarlarından biri olan Tolstoy için şöyle diyor: ".. yaşamla ilgili her şeyi kavrayan, ister erkeğe ister kadına ait olsun insan yüreği ve insan zihni hakkında bilinmesi gereken ne varsa hepsini bilen şeytan Tolstoy.."
Bugünlerde "İnsan Neyle Yaşar?"ı okuyorum.. Büyüleyici, insanı aynı anda hem cehennem alevlerine atan, hem donduran, aklını dimağını uyuşturan ve aynı zamanda da açan bir kitap bu. Sadece Tolstoy'u çok sevdiğim için değil, onu okurken ıssız kentlerde, sis altında, tek başıma yürüyormuş hissi duymamdan da değil (ki bunu da çok severim bilirsin..) aynı zamanda, mesleğim ve en büyük ilgim olan insanın iç dünyasını anlama aşkım nedeniyle de, delice bir tutku duyuyorum özellikle bu kitabına..
Fakat her kitap gibi o da, okuduğun döneme göre değişiyor. Eskiden altını çizdiğin yerler dışında kalan, o zamanlar sana bir anlam ifade etmemiş paragraflarda arıyorsun kendi anlamını şimdilerde.. Evet Tolstoy, şeytan. Çünkü senin geçtiğin yollardan çoooook önce geçmiş, geri dönmüş, bir başka tarafından yürümüş, sonra geri geri yeniden en başa dönmüş, adeta yolla oynamış bu adam!
Bu his güven veriyor.. Peki neyle mi yaşar insan? Sevgiyle, umutla, çocuksu bir merakla elbette..