19 Kasım 2025 Çarşamba

Masumiyet müzesi ve değişmek..

Yaş 14-15, başımda kavak olmasa da fıstık çamı ve begonvil yelleri :) Şahane bir yaz geçiriyorum. Ananem var, dedem var, Semo var. Annemle babam iş güç adı altında, bambaşka bir şehirdeki evimizde, çocuksuz yazın keyfini sürüyorlar. Benden beklenen biraz matematik çalışmak, başka hiçbir şey değil... 

Tüm günümü birkaç gün önce fotoğrafını buraya da eklediğim "küçük kamelya"da, denize baka baka, Ağustos böceklerinin senfonisi altında, yazarak ve çizerek geçiriyorum. Çünkü 20ye yakın kitap, boya kalemleri ve bir tomar kağıt getirmişim, tam 3 ay kesintisiz sürecek yaz tatili için. 

Geri kalan zamanlarda hemen evin altındaki denize girip uzun uzun yüzüyorum, bahçede zaman geçiriyorum. Ananemin yemeklerini iştahla yiyorum. Geceleri yıldızlara bakarak hayaller kuruyor, kaydıklarında dilekler diliyorum. 

O zamanlar ne kadar beyaz Türk olduğumu bilmiyorum, herkesin yazı aşağı yukarı böyle geçer sanıyorum. Ve henüz hayatımda tek bir ölüme şahit olmamışım. Ve henüz aşık da olmamışım. Hayatın en masum noktasındayım, herkesin içindeki güzelliğe inanıyorum, her şeye pespembe gözlüklerle bakıyorum.. 

O günden bugüne çok şey değişti, çok şey yitirildi, bazı yeni şeyler kazanıldı, sonuçta ben "şimdiki ben" oldum. İşin tuhaf tarafı, böyle de kalmayacağım, değişmeye, bazı şeylerden yana fakirleşmeye, bazı şeylerden yana zenginleşmeye devam ediyor, apayrı birine dönüşüyor olacağım....

Çok tuhaf değil mi bu? İnsan ister istemez şunu soruyor; "öz" ne peki?

Dedemin buz mavisi arabasının üstüne çıkmışım, 
garajın asmasından üzüm topluyorum sözümona.. 
tuhaf ama, hatırlıyorum bu elbisemi ve o üzümleri..
nasıl unutabilirsin ki?