Almanca'da Glück, hem şans hem de mutluluk anlamına geliyor. Almanlara göre, ikisi arasında bir bağ olduğu gibi, aslında mutluluk da gerçekten şans işi biraz (belki de tamamen?)
Bazı sabahlar mutlu uyanıyorum.
Misal bu sabah. Enfes bir hava vardı dışarıda. Hazırlanıp, yürüyüşe çıktım. Kırmızı kulaklıklarımı taktım, play'e bastım. Yine Deniz'in podcastini dinliyorum. Sonra gözüm göğe takıldı. Bilirsin biz göğe bakanlar görürüz böyle şeyleri. Bulur bizi.
Fakat nasıl yavaş, telaşsız, sakin sakin süzülüyor.. Gri göğe inat, kıpkırmızı bir kalp.
İnsanı neredeyse aşka yeniden inandıracak..
Durup izledim bir süre. O kadar sakin ama bir o kadar da sanki nereye gittiğini biliyormuş gibi geçti ki üzerimden, bir an acaba balon değil de drone falan mı diye düşündüm. Fakat bildiğin uçan balondu, komşunun bahçesinden kaçmış. İki adım sonra iki ebeveyni bir doğum günü masası çevresinde, içi heliumlanmış onlarca kırmızı balonu bağlamaya çalışırken gördüm..
Biri ellerinden kurtulmuş, kaçmış işte. Uçarak kaçan balonlara zaafım olduğunu bilirsin, defalarca yazdım ve hattâ tüm uçan balonların önünde sonunda vardığı gezegen hakkında kısacık bir çocuk masalım bile vardı bir yerlerde..
Onu görünce işte, dedim ki bugün hakikaten mutlu bir gün olacak. Ama neden? diye sorarsan, bu kırmızı balon ayrıntısı dışında, spesifik bir neden söyleyemem... Mutluluk çünkü, uçan kırmızı balonlar gibi evet tamamen şans işi...