Bugün ayağa kalktıkça başım dönüyor, midem de pek iyi sayılmaz. Tansiyonla ilgili bir şey olabilir diye düşünerek, kendime bir Romano yaptım; ananem yapardı ve adına Romano demezdi elbette, farklı bir adı vardı ananemin dilinde ama bugün maalesef çıkartamıyorum. Ermenice'den köklenmiş bir ad olmalı - bilen hatırlayan varsa, kendine bir adı Romano olmayan Romano yapsın ve ananemi ansın.. Zira yapraklar yağmur damlaları kadar sık dökülüyor bugün..
Adı Romano olmayan, miktarı da Ristretto'ya daha yakın kaçmış bulunan Romanoyu içerken, Osmangazi köprüsünü Bursa'dan İstanbul'a gidiş yönünde geçmekte olan bir arkadaşla sohbet ediyordum ve onun da o taraftan geçerken köprüyü eğri görüp görmediğini sordum. Çünkü görsel bir illüzyon oluyor, belki dikkatini çekmiştir, köprü gerçekten eğri gözüküyor..
Bu köprüyü inşa eden ekipten Japon bir mühendisin intihar ettiğini duymuştum, Japonya'da bir görevi söz verdiği şekilde (tam ve mükemmel demek bu) yerine getirememek ya da borcuna sadık olamamaktan daha büyük bir suç yokmuş bu arada. Ama köprünün eğrilik illüzyonundan ötürü değil elbette, başka bir nedenden ötürü. Maalesef onu da çıkartamıyorum.
Görev aşkı, ne zaman ve neden yaşam aşkının önüne geçer? Bunu düşünüyorum.