20 Ocak 2024 Cumartesi

İstanbullu hikayeler

Dinlediğim kitapları Goodreads'e yazmıyorum. Sanırım biraz suçluluk duygusuyla ilişkili; okuma organı gözdür, kulak değil diye bildiğim ve tembelliğe kaçtığımı düşündüğüm için. Okunanlar hanesine yazamıyorum ve dinlenenler hanem de, çok nadir kitap dinlediğim için, yok. Bu sene olsun.

Çünkü güzel bir kitap dinledim.

Osman Balcıgil’i Suat Derviş’i anlattığı İpek Sabahlık’la tanımış ve Hakkı Devrim’in tarihi biyografi kitaplarındaki tadı aldığım için, sevmiştim. Bu sefer İstanbullu hikayeler’ini dinledim. Gözlerimi de kapattım. İstanbul’u düşündüm ;) Martı seslerini, kızılın başka hiçbir şehirde olmayan kırk tonunu, poyrazın denize verdiği o kurşunî tonu ve içinde yaşayan, bu kente rağmen bu kentte yaşayan sevdiklerimi.. En çok da onları çünkü bir kenti o kentteki insanlar nedeniyle özümser ve severiz..

İstanbullu Hikâyeler naif ve hafif bir kitap. Gediklipaşa Çadırcılar Çeşmesi, Çiçek Pasajı, Adalar seferi yapan Güzelhisar Vapuru.. Hele de o; Hayri Bey ile Müfide Hanım’ın hikayesi…. Aaaah ki ne ah!

Dedenin dizine oturmuş, göğsüne başını koymuş, hikayelerini dinler gibisin… Öyle bir tat. 

Çok sevdim. İşleyen organ göz yerine kulak olsa da….