Biz kadınlara, annelerimiz ve ananelerimiz daha küçücük yaşımızdan itibaren "aman kızım, meslek bir altın bilezik, tak koluna ister kullan ister kullanma ama dursun orda" dediler. Bize "aman kızım, kimseye kocana bile muhtaç kalma" dediler. Bize "kızım kendi ayakların üzerinde dur, kendi kendine yet" dediler. Biz de yaptık bunu, başardık şükür. Ama bu arada da "başkasına muhtaç olmamak" öyle büyük önem kazandı ki, aslında toplumda hepimizin birbirimize muhtaç olduğunu, herkesin bir başkasına ihtiyacı olduğunu unuttuk! Ve herhangi bir destek önerisini şiddetle reddettik: "asla başkasına muhtaç olmamalıyım!"
Aaaaah.. Kalplerimiz nasıl katılaştı birbirimize karşı. "Tek başımıza savaşmayı" öyle normal kabul ettik ki, kendimiz dışındaki her şeyle savaşmaya başladık. Başkası için yapılan ufak incelikleri, naziklikleri, yardım ve talep etmeyi de unuttuk! Hepimiz kendi kalelerimizin içinde "birey"sel savaşlarımızı verdik, ekmek "kavgası" verdik, oysa ekmeğin ikiye bölünüp paylaşıldığında "daha fazlaymış gibi" hissedileceğini unutuverdik......