Sıkkındım bugün biraz. Önce “zula”dan bunu çıkartıp, koccaman bir kaşık kakaolu fındık kremasını ağzıma attım..
Sonra başka tür bir zuladan da bunu çıkarıp, uzun uzun okudum..
“Dünya böyle kendini hâlâ daha ihtiyar saymayan yaşlanmış çocuklarla, eski zaman gençleriyle doludur. İhtiyarlığımızı kendi vücudumuzda his ve kendi gözlerimizle teşhis ederek, kendi idrakimizle kabul etmemiz pek güçtür.
Zaten ihtiyarların en evvel gözlerinin bozulması ile her şey hakkındaki telâkkilerinde bazan mesut bir değişiklik olur. Uzaktan şekillerin ve yüzlerin kusurlarını teşhis edemezler ve böylece her şeyi daha az görebildiklerinden daha güzel bulmaya başlarlar. Güzelliği artmış sanarlar.
Yine böylece kendi inhitatlarını da iyi seçemez ve kendi aleyhlerinde hemen herkeste tecessüs etmekte olan hissi ve kanaati de göremezler.
Hastalık gibi ihtiyarlığı da kimse kendine kondurmaz. Herkes kendisini hâlâ annesinin ve babasının sandıkları gibi genç bir yaşta zanneder. Vücudu içinde duyduğu çöküntülere kulaklarını tıkar, gözlerini yumar.” - Fehim bey ve biz, A.Ş.Hisar
Galiba yavaş yavaş ben de..
Yok canım!
Sen getir hele şu kakaolu fındık kremasını bir..
At ağzına bir kaşık daha.
At at!
Gör bak bi’şeyciğin kalıyor mu?
Bilirsin bize yaramazlık hep iyi gelir ;)
Bugünü de böyle kurtardık bakalım.